Akbaş Hukuk Bürosu

UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDE İMALİ, TİCARETİ VE KULLANIMI SUÇLARI (TCK 188, 190, 191 VE 192)

Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) 188. madde altında düzenlenmiştir. Bu suç, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin yasadışı bir şekilde üretilmesi, satılması, nakledilmesi, ihraç edilmesi veya ithal edilmesi gibi eylemleri kapsamaktadır.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
Madde 188-
(1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve ikibin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.

(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 27/3/2015-6638/11 md.) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, bazmorfin, sentetik kannabinoid ve türevleri, sentetik katinon ve türevleri, sentetik opioid ve türevleri veya amfetamin ve türevleri olması,

b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi,
hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) (Değişik: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Yukarıdaki fıkralarda gösterilen suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(6) Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/22 md.) Ancak, verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.

(7) Uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden, imal eden, satan, satın alan, sevk eden, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(8) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Bu maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imal ve ticareti suçuna ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Burada uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin nelerden ibaret bulunduğu tanımlanmadığı gibi, bunların teker teker gösterilmesi yoluna da gidilmemiştir. Bunun nedeni, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ve aynı etkiyi yapan ilâç ve sentetiklerin kötüye kullanılmalarının yaptırım altına alınarak güçlü bir sosyal savunmanın sağlanmasıdır. Böylece, psikotrop madde olarak, uyuşturucu veya uyarıcı etkisi yapan ve kişilerde bağımlılık meydana getiren bütün maddelerin, bu suçun konusunu oluşturacağı kabul edilmiştir.

Maddenin birinci fıkrasında, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç edilmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Bu suç, bir kazanç elde etmek için işlenmektedir. Ancak, çoğu zaman bu suçun işlenmesi suretiyle ne kadar kazanç elde edildiği belirlenemediği gibi, elde edilen kazancın müsaderesi de mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, söz konusu suçun işlenmesi dolayısıyla, hapis cezasının yanı sıra, adlî para cezasına da hükmedilmesi uygun görülmüştür. Buna göre,

*Uyuşturucu Madde İmal Etme Suçu: Bir madde veya uyuşturucuyu birtakım işlemlerden geçirerek başka bir uyuşturucu madde oluşturma işlemidir.

*Uyuşturucu Madde İthal Etme Suçu: Uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yurt dışından ülke içine sokulması bu suçu oluşturur.

*Uyuşturucu Madde İhraç Etme Suçu: Uyuşturucu ihraç etme, ülke sınırları içinde bulunan uyuşturucunun başka bir ülkeye yani ülke sınırları dışına çıkarılmasıdır.  Bu suçun gerçekleşmesi için uyuşturucu maddenin sınır kapısından geçmesi gerekir.

İkinci fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarıyla ilgili olarak bir milletlerarası ceza hukuku kuralına yer verilmiştir. Buna göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilecektir. Türkiye’den yapılan uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı, karşı ülke açısından ithal oluşturmaktadır. Bu ülkede uyuşturucu veya uyarıcı madde ithali nedeniyle yargılama yapılması veya bir cezaya mahkûm olunması, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yargılama yapılmasına engel teşkil etmemektedir. Böylece, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti suçlarıyla ilgili olarak non bis in idem kuralına milletlerarası sahada geçerlilik tanınmamıştır. Ancak, Türkiye’den yapılan uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı karşı ülke açısından ithal oluşturduğu için, bu ülkede yapılan yargılama sonucunda mahkûm olunan hapis cezasının kurumda infaz edilen kısmının, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılan yargılama sonucunda mahkûm olunan hapis cezasından mahsup edilmesi gerekmektedir.

Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre

*Uyuşturucu Madde Sevk veya Nakletme Suçu: Uyuşturucu maddenin başkasına verilmesi veya devredilerek menfaat sağlanması amacıyla bir yerden başka bir yere götürülmesi “uyuşturucu madde sevk veya nakletme suçu “olarak nitelendirilmektedir. Buradaki nakil ve sevk işlemi ülke sınırları içerisinde olmalıdır.

*Uyuşturucu Madde Kabul Etme ve Bulundurma Suçu: Kabul etme kısmından anlaşılması gereken, verilen uyuşturucu maddeyi kullanmadan, yanında bulundurmadır. Bulundurmaktan kasıt ise, kendisine ya da bir başkasına ait uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi kişisel kullanım amacı dışında ruhsatsız veya ruhsata aykırı bir şekilde üzerinde tasarrufta bulunabilecek şekilde hakimiyeti altında tutmasıdır.

*Uyuşturucu Madde Satma, Satışa Arz etme veya Satın Alma: Uyuşturucu madde satma suçu, uyuşturucu maddenin bir bedel karşılığında başkasına devredilmesini ifade eder. Uyuşturucu maddeyi satışa arz etme, henüz satış aşamasına gelmese de uyuşturucu maddenin satışı için bazı hazırlık hareketleri yapmayı ifade eder. Uyuşturucu madde satın alma suçu ise, uyuşturucu maddeyi alan kişinin bunu kişisel kullanım için değil de ticari amaç için satın almasıyla oluşur. Uyuşturucu madde satma, satışa arz etme veya satın alma fiillerinin cezası aynıdır.

*Uyuşturucu Madde Temin Etme (Başkasına Verme, Sağlama) Suçu: Uyuşturucu madde temini, yani başkasına verme, uyuşturucu sağlama fiili; bir kimsenin kendisinde bulunan uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi, satış amacı olmadan ve herhangi bir bedel almaksızın başkasına vermesidir. Uyuşturucu madde temin etme suçunda asıl önemli durum, uyuşturucu maddeyi satış amacı güdülmeden kişilere temin etmedir. Uyuşturucu maddeyi alan kişinin ise bu maddeyi hangi amaçla aldığının bir önemi yoktur. Kendi kişisel ihtiyacı için kullanacak olan bir kimseye uyuşturucu ve uyarıcı madde temin etme fiili, kanunda uyuşturucu maddeyi “başkasına verme” şeklinde tanımlanan suçu oluşturur. Bu noktada ilgili ifadeler bakımından ayrım yapılması gerekir. Yargıtaya göre,

İTHAL ETME – UYUŞTURUCU TİCARETİ AMACIYLA BULUNDURMA ARASINDAKİ FARK

Yargıtay 20. Ceza Dairesi E. 2016/2058, K. 2016/5362

“Emniyet görevlilerince, sanık …’ün birkaç gün önce batı illerinden temin etmiş olduğu yüklü miktardaki uyuşturucu maddeyi satmak için müşteri aradığı bilgisinin alınması üzerine sanığın ikametinde yapılan aramada 2.441,20 gram uyuşturucu maddenin ele geçirildiği olayda, tanık ….’in beyanının kesin bir bilgiyi içermediği ve suça konu uyuşturucu maddenin nereden temin edildiğinin henüz tam olarak bilinmediği aşamada, uyuşturucu maddeyi Hollanda’dan getirdiğini beyan ederek ithal suçunu ortaya çıkaran sanığa, TCK’nın 192/1.maddesi uyarınca “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan ceza verilemeyeceği, sanığın eyleminin “ticari amaçla uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden TCK’nın 188/3.maddesi yerine TCK’nın 188/1.maddesi gereğince mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı ile duruşmadaki sözlü savunması bu nedenle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA;”

İTHAL ETME – NAKLETME ARASINDAKİ FARK

Yargıtay 20. Ceza Dairesi E. 2016/961, K. 2016/5310

“Olay tutanağı içeriğine, pasaport ve bilet kayıtlarına, dosyadaki diğer belge ve bilgilere göre; sanığın, 02/05/2015 tarihinde … ülkesi … kentinden gelen ve 21:39 ‘da …… Havalimanına inen uçak içinde bulunduğu, buradan … / …’ya 23:10’da hareket eden uçağa ait gidiş bileti olduğu halde, anılan Sao Paolo’dan gelen uçak içerisinde rahatsızlanarak bir kısmı el bagajında bulunan ve bir kısmı da sonrasında hastanede sindirim sisteminde kapsül şeklinde belirlenen, suç konusu uyuşturucu maddeler ile yakalandığı, yakalanan uyuşturucu maddeleri Türkiye’de bırakacağına veya başkasına vereceğine ilişkin yeterli delil bulunmadığı, transit geçiş niteliğindeki eyleminin ithal değil, uyuşturucu madde nakletme suçunu oluşturduğu gözetilmeden; 5237 sayılı TCK’nun 188/3. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği halde, ithal suçundan aynı Kanun’un 188/1. maddesi uyarınca hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,”

İTHAL ETME – UYUŞTURUCU TİCARETİ AMACIYLA BULUNDURMA ARASINDAKİ FARK

Yargıtay 20. Ceza Dairesi E. 2016/1428, K. 2016/5156

“Suç konusu uyuşturucu maddenin …’dan ithal edildiğine ilişkin hiçbir bilgi ve delil bulunmadığı aşamada, sanığın kendi beyanı ile “uyuşturucu madde ithal etme” suçunu ortaya çıkardığı anlaşılmakla; hakkında TCK’nın 192/1. fıkrası uyarınca “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan ceza verilemeyeceği, ancak eylemin “ticari amaçla uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanık hakkında TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrası uyarınca hüküm kurulması yerine, yazılı şekilde TCK’nın 188/1. maddesi uyarınca “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA,”

İTHAL ETME – UYUŞTURUCU TİCARETİ AMACIYLA BULUNDURMA ARASINDAKİ FARK

Yargıtay 20. Ceza Dairesi E. 2016/1703, K. 2016/3919

“Suç konusu uyuşturucu maddenin ….’den ithal edildiğine ilişkin hiçbir bilgi ve delil bulunmadığı aşamada, sanığın kendi beyanı ile “uyuşturucu madde ithal etme” suçunu ortaya çıkardığı anlaşılmakla; hakkında TCK’nın 192/1. fıkrası uyarınca “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan ceza verilemeyeceği, ancak eylemin “ticari amaçla uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanık hakkında TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrası uyarınca hüküm kurulması yerine, yazılı şekilde TCK’nın 188/1. maddesi uyarınca “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA,”

İHRAÇ – NAKLETME ARASINDAKİ FARK

Yargıtay 10. Ceza Dairesi E. 2014/7969, K. 2015/111

“Sanık tarafından Kanada’ya gönderilmek üzere kargoya verilen suç konusu … sakızının havalanında kargo şirketine ait depoda kolluk görevlileri tarafından yapılan kontrolde ele geçirildiği, bu haliyle sanığın eyleminin biri ihraca teşebbüs, diğeri tamamlanmış nakletme olmak üzere iki ayrı suçu oluşturduğu; TCK’nın 44. maddesi gereğince, tamamlanmış nakletme suçu için belirlenen sonuç ile ihraca teşebbüs suçundan yapılacak uygulama belirlenerek sonucun karşılaştırılması ve daha ağır sonuç doğuran suç esas alınarak hüküm kurulması gerekirken, belirtilen nitelikte somutlaştırma ve karşılaştırma yapılmadan “uyuşturucu madde ihraç etme” suçundan hüküm kurulması, Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,”

İTHAL ETME – NAKLETME ARASINDAKİ FARK

Yargıtay 10. Ceza Dairesi E. 2018/114, K. 2018/4497

“Suç konusu eroinin İran’dan getirildiğine dair kesin delil olmadığı, sanığın içinde bulunduğu otobüsün şoförü … …’nın otobüsün Tahran saatine göre Tahran’dan 08.03.2016 günü saat 12.00 sıraları hareket ettiğini belirtmesi ve yakalamaya kadar geçen sürenin uzunluğu dikkate alındığında suça konu eroinin Türkiye sınırları içerisinde alınmış olma ihtimalinin bulunması karşısında sanığın sabit olan eyleminin TCK’nın 188/3 ve 188/4-a maddelerinde öngörülen uyuşturucu madde nakletme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, uyuşturucu madde ithal etme suçundan hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları ve duruşmadaki savunması bu nedenle yerinde olduğundan, re’sen de temyize tabi olan hükmün BOZULMASINA,”

SATMA – SATIŞA ARZETME ARASINDAKİ FARK

Yargıtay 10. Ceza Dairesi E. 2017/507, K. 2018/2316

“Kolluk görevlisinin gerçek iradesinin uyuşturucu madde satın alma değil, suç delilini elde etme olduğundan, somut olaylarda “uyuşturucu madde satma”nın gerçekleşmediği; böylece sanıkların hareketlerinin bütünüyle “uyuşturucu maddeyi satışa arzetme” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, birden fazla uyuşturucu madde sattıkları kabul edilerek sanıklar hakkında zincirleme suçla ilgili TCK’nın 43. maddesinin uygulanması,” Şeklinde ayrımlar yapılmıştır.

Maddenin dördüncü fıkrasına göre, uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması, bir ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların konu bakımından nitelikli unsurunu oluşturmaktadır ve bu fıkralara göre verilecek cezaların artırılmasını gerektirmektedir. Örneğin,

YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/1194 Karar : 2018/4766 Tarih : 4.06.2018 kararında;

"Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı anlaşıldığından, bölge adliye mahkemesi kararına yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanıkların kullandığı araçta gizlenmiş şekilde bulunan esrarı satmak için bulundurdukları sabit ise de; sanıklarda ele geçirilen net 0,2095 gr eroini kullanma amacı dışında başkasına vermek veya satmak amacıyla bulundurduklarına ilişkin, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden sanıkların cezasının TCK’nın 188/4-a maddesi uyarınca arttırılması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,

Yasaya aykırı, sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, tutuklama koşullarında değişiklik bulunmaması ve tutuklama tarihine göre sanık … hakkındaki salıverilme isteğinin reddine, 04.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” şeklinde değerlendirmeler yapılır.

B bendine göre ise, üçüncü (TCK 188/3) fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi, hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu maddenin uygulanabilmesi için TCK 188/3 maddesinde belirtilen uyuşturucu ticareti suçunun sübut bulmuş olması gerekmektedir. 3. fıkrada belirtilen uyuşturucu maddeyi “satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran” faillerin eylemlerini yukarıda belirtilen yerlere 200 metreden yakın olarak yapılması durumunda cezada artırım uygulanmaktadır.

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçunun Kanunda Belirtilen Yerlere 200 Metreden Daha Yakın Bir Şekilde Araç İçerisinde İşlenmesi Durumunda Bu Madde Uygulanabilir Mi?

Bu sorunun cevabı hem evet hem hayırdır. Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 2019/743 E. 2019/3713 K. Sayılı kararında uyuşturucu madde ticaretinin araç içerisinde olması durumunda da TCK 188/4-B maddesi gereğince artırım yapılması gerektiğine karar vermiştir. Buna karşılık Yargıtay 20.Ceza Dairesinin 2018/73 E. 2018/3924 K sayılı ve birden çok kararında ise kanunda belirtilen yerlere 200 metreden az mesafede araç içerisinde yapılan uyuşturucu ticaretinin umumi ve ya umuma açık yerlerden olmaması nedeniyle nitelikli hal olarak değerlendirmemiştir.

YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2019/ 743 Karar: 2019 / 3713 Karar Tarihi: 11.06.2019

“…Uyuşturucu madde satmak amacıyla kararlaştırılan satış yerine otomobil ile, motosiklet ile, bisiklet ile ya da yaya olarak gitmek arasında bir fark bulunmadığı, aracın menkul mal niteliğinde olduğu, yasa koyucunun araç içinden yapılan uyuşturucu madde satışlarında daha az ceza vermeyi amaçlamadığı, aracını TCK’nın 188/4-b maddesinde belirtilen yerlerden birinin önüne çekip burada uyuşturucu madde satışı yapan bir satıcı ile araç dışındaki bir satıcı arasında fark olamayacağı, Kanunun kötü niyeti himaye etmeyeceği, araç içinde de olsa aracın bulunduğu yerin umumi veya umuma açık yerlerden olması şartıyla TCK’nın 188/4-b maddesinde belirtilen yerlerden birine iki yüz metreden yakın mesafe içinde olması halinde söz konusu madde uyarınca cezanın yarı oranında artırılması gerektiği halde, ilk derece mahkemesinin hükmünden TCK’nın 188//4-b maddesi uyarınca yapılan uygulamanın çıkartılması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır…”

YARGITAY 20.Ceza Dairesi Esas: 2018/ 73 Karar: 2018 / 3924 Karar Tarihi: 02.10.2018

“….5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinde “ Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, olay tarihinde alınan istihbarı bilgi üzerine soruşturmaya başlandığı, yapılan çalışmada sanıklar ….ve ….’in içinde bulunduğu araca tanık …‘in bindiğinin, aracın içerisinde sanıklardan 40 TL karşılığında uyuşturucu madde satın aldığının tespit edildiği anlaşılmakla; uyuşturucu madde satışının sanık …‘a ait aracın içerisinde gerçekleşmiş olması ve aracın TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinde belirtilen umumi veya umuma açık yerlerden olmaması karşısında, TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinin sanıklar hakkında uygulanamayacağının gözetilmemesi… Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, üye … ve üye …. ……’ün karşı oyu ile oyçokluğuyla 02.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi…”

Yargıtay 10. ve 20. Ceza Dairelerinin vermiş oldukları kararın hangisinin doğru olduğu tartışması gereken bir durumdur. Bu durum ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu tarafından çözümlenmesi gerekecektir.

Beşinci fıkraya göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti suçlarının suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezaların artırılması gerekmektedir. Dikkat edilmelidir ki, bu durumda, suç işlemek amacına yönelik örgüt teşkil etmekten, kurulmuş örgütü yönetmekten, bu örgüte üye olmaktan dolayı ayrıca cezaya hükmedilmelidir. Bu bağlamda “Örgüt faaliyeti nedir, sınırları nedir?” bunlar belirlenmelidir.

Maddenin altıncı fıkrasında, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına ilişkin olarak yukarıdaki fıkralarda yer alan bütün hükümlerin, üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da uygulanacağı kabul edilmiştir.

Yedinci fıkraya göre, uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddenin ülkeye sokulması, imal edilmesi, satılması, satın alınması, nakledilmesi, depolanması veya ihraç edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Dikkat edilmelidir ki, bu suçun konusu, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan maddelerdir ve bunlar uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmazlar; ancak bu maddelerin ithal ve imalinin resmi makamların iznine bağlı olması gerekir. Söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur ve bu seçimlik hareketlerden birinin gerçekleşmesiyle suç oluşacaktır. Ancak bunlardan birkaçının bir olayda gerçekleşmesi hâlinde bir suçun işlendiğini kabul etmek gerekir.

Maddenin son fıkrasında, bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi, bu suçların kişi bakımından nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir ve verilecek cezaların bu hükme göre artırılması gerekmektedir.

Belirtmek gerekir ki failin uyuşturucu maddeyi “kulllanıyor mu, yoksa satıyor mu?” hususunda Yargıtayın değerlendirmeleri mevcuttur. Yargıtaya göre her somut olay kendi dinamizmine ve etkenlerine göre değerlendirilmelidir. Bu bağlamda Ceza Genel Kurulu – 2019/114 Karar No’lu kararında 3 kriter şöyledir :

“Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 06.03.2012 tarihli ve 387-75 sayılı, 20.02.2018 tarihli ve 10-57 sayılı, 22.11.2018 tarihli ve 723-562 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, hangi maksada matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır. Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.

İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler hâlinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli belirtilerdir.

Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktarıdır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları hâlinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.” Şeklinde kriterlerle somut olaya yaklamıştır. Aynı kararın devamında:

"Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimalile değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimalile dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir." Demektedir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;

“31.05.2013 tarihinde saat 20.30 sıralarında B. Mahallesi E. Sokak üzerinden D. Caddesi istikametine seyir hâlinde olan ekiplerin, karşı istikametten gelen sanık S.G.’nin kullandığı, tanık M.’nin de bulunduğu motosikleti anons etmek suretiyle durdurdukları, sanığın başındaki kaskı çıkarıp motosikletin üzerine koyduğu sırada kaskın içerisine bir poşet bıraktığının görülmesi üzerine poşetin içerisinden 13 paket hâlinde uyuşturucu madde ele geçirildiği anlaşılan olayda; sanıktan ele geçirilen sentetik kannabinoid türü uyuşturucu maddenin ayrı ayrı paketler içerisinde toplam 13 parça hâlinde olması, her bir paketteki uyuşturucu madde gramajlarının yaklaşık aynı miktarlarda bulunması, sanığın bu maddelerle akşam saatlerinde arkadaşı olan tanık M. ile birlikte sokakta motosiklet ile gezerken yakalanması karşısında; sanığın, suç konusu uyuşturucu maddeyi kullanmak için satın aldığına ilişkin savunmasına itibar edilemeyeceğinden, ticaret amacıyla bulundurduğunun kabulü gerekmektedir.

Öte yandan, kendisinden ayrı ayrı kâğıda sarılı paketlerde, satışa hazır ve 13 parça hâlinde uyuşturucu madde ele geçirilen sanığın, uyuşturucu madde kullandığını açıklaması nedeniyle, hakkında ayrıca “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan dava açılmış ise de uyuşturucu madde kullanımının teknik yöntemlerle saptanmadığı da dikkate alındığında, suç konusu uyuşturucu maddeyi içmek için bulundurduğuna yönelik savunmasının, uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu gizlemeye ve bu suçun cezasından kurtulmaya yönelik olduğunun, bu bağlamda kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun sübut bulmadığının kabulü gerekmektedir.” Görüldüğü üzere Yargıtay sanığın “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” beyanını dikkate almayarak suçu gizlemeye yönelik bir hareket olduğunu saptamıştır.

Ayrıca, TCK madde 192 de uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçunda etkin pişmanlık halinde verilecek ceza indirim yapılacağı, bazı hallerde ise cezaya hükmolunmayacağı düzenlenmiştir. Etkin pişmanlık kişinin işlediği suçtan dolayı kendi iradesiyle sonradan pişman olması durumunda, işlediği suç neticesinde meydana gelen zararları gidermesi ve adaletin sağlanması konusundaki olumlu davranışlarıyla katkıda bulunması durumunda işletilen bir kurumdur. Uyuşturucu ticareti suçuna iştirak etmiş olan kişi resmi makamlar öğrenmeden diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri resmi makamlara haber verirse, verdiği bilgilerin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu maddenin ele geçirilmesini sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmaz. Resmi makamlar öğrendikten sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalamasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza ise yapılan yardımın niteliğine göre indirilecektir.

Etkin pişmanlık
Madde 192-
” (1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.

(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/16 md.) Bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının 279 uncu ve 280 inci maddeler uyarınca suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz.”

Yalnız dikkat edilmelidir ki “Etkin pişmanlık” her durumda aynı şekilde uygulanmamaktadır. Etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için kişinin;

*Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticaret suçunun işlenmesine katılmış olması veya kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almış olmak, kabul etmek ve bulundurmak eylemlerinden

*birini gerçekleştirmiş olması,

*Bizzat kendisinin etkin pişmanlıkta bulunması,

*Bu hizmet ve yardımı soruşturma ve yargılama makamlarına yapması,

*Hizmet ve yardımın suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına elverişli olması,

*Etkin pişmanlığı suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra ancak mahkemece hüküm verilmeden önce göstermesi şarttır.

Madde metninin yazılış biçimi; failin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için, hem suçun meydana çıkmasına ve hem de fail ve suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmenin birlikte gerçekleştirilmesinin arandığına yönelik anlam çıkarmaya elverişli ise de, her ikisinin bir arada bulunması şart olmayıp, failin yalnızca bir hususta hizmet ve yardım eylemlerini gerçekleştirmesi halinde etkin pişmanlıktan yararlanması mümkündür. Fail; kendisinin maddeyi aldığı, verdiği veya vereceği kimseyi söylemesi durumunda etkin pişmanlıktan faydalanacaktır.

Bu bilgiler ışığında, bir başkasına teslim etmek ve uyuşturucu veya uyarıcı maddeden kurtulmak üzere hareket eden şahsın, yakalandıktan sonra maddenin sahibini bildirmesi halinde, TCK m.192/3 uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması gerekir. Nitekim,

Yargıtay 20. Ceza Dairesi’nin 26.12.2019 tarihli, 2018/4630 E., 2019/7630 K. sayılı kararına göre;

“Sanığın, diğer sanık (…) aleyhine delil bulunmadığı aşamada, aracında ele geçirilen poşetler içerisindeki uyuşturucu maddeleri kendisine sanık (…)’nın verdiğini söyleyerek suç ortağının ortaya çıkmasına yardım ve hizmette bulunarak sanık (…) hakkında hüküm kurulmasını sağladığı anlaşıldığından sanık hakkında TCK′nın 192/3 maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi” hukuka aykırıdır.

Şahsın suç ortağının, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi satın aldığı veya sattığı kişinin ya da başka bir uyuşturucu veya uyarıcı madde suçu işleyen kişinin yakalanmasına ya da kim olduğunun belirlenmesine katkıda bulunduğunda indirimden yararlanmakla birlikte; evinde, işyerinde veya sair yerlerde yakalanan uyuşturucu veya uyarıcı madde dışında, başkaca uyuşturucu veya uyarıcı maddenin varlığından bahisle kolluk görevlilerine bu maddeleri teslimi, TCK m.192/3 uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına sebebiyet vermez.

Şahsın uyuşturucu veya uyarıcı madde ile yakalandıktan sonra fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım ettiği durumda TCK m.192/3’den yararlanacağında tereddüt olmadığı gibi, şahısla ve aracıyla ilgili arama kararı olmadığı bir durumda, kolluğun üzerinde veya araçta uyuşturucu veya uyarıcı madde yakalamasının ardından suçunu ikrar eden kişinin, TCK m.192/3 hükümlerinden ne şekilde yararlanacağına ilişkin,

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.12.2018 tarihli 2016/1014 E., 2018/664 K. sayılı kararında;

“Somut olay incelendiğinde; kolluk görevlilerinin elinde bir arama kararı ya da yazılı arama emri bulunmadığı hususu, takip altında bulundurdukları sanığı durdurduklarında herhangi bir karar ya da emir ibraz etmemelerinden ve sanığa ‘Üzerinde herhangi bir suç unsuru olup olmadığını’ sormalarından anlaşılmaktadır. Zira, kolluk görevlilerinin ellerinde adli arama kararı ya da yazılı arama emri bulunması halinde sanığa bu şekilde bir soru yöneltmeleri de beklenmeyecektir (…) Kolluk görevlilerince durdurulduğu sırada hakkında düzenlenmiş bir adli arama kararı ya da yazılı arama emri bulunmayan ve bu nedenle üzerinde arama yapılıp delil elde edilemeyecek olan sanığın, üzerindeki uyuşturucu maddeleri görevlilere teslim etmek suretiyle suçun konusu ve delilini hukuka uygun hale getirerek kendi suçunu ortaya çıkardığının, bu aşamaya kadar da kolluk görevlilerince gerçekleştirilen işlemlerin Cumhuriyet savcısına bildirildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin de bulunmadığının anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK′nın 192. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması” gerektiğine karar verilmiştir.

Buna göre, kendisine ait olmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı maddeden kurtulabilmek veya bu maddeyi elinden çıkarabilmek amacıyla maddeyi taşıyan failin yakalanması durumunda, hata hükümleri ile ilgili açıklamalarımız saklı kalmak kaydıyla, TCK m.188/3 hükmü uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçu bakımından ceza sorumluluğu gündeme gelecek ve şahıs yakalandıktan sonra maddenin asıl sahibini belirttiği durumda, TCK m.192/3 uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanacaktır.

Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar bölümünün devam maddesi olan Türk Ceza Kanununun 190/1 maddesinde ise uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımını kolaylaştırma 2.fıkrasında ise uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendirme veya bu nitelikte yayın yapma suçu düzenlenmiştir.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma
Madde 190-
“(1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak için;

a) Özel yer, donanım veya malzeme sağlayan,

b) Kullananların yakalanmalarını zorlaştıracak önlemler alan,

c) Kullanma yöntemleri konusunda başkalarına bilgi veren,

Kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren veya bu nitelikte yayın yapan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

Uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırma ve alenen özendirme suçlarında da suçun konusunu uyuşturucu ve uyarıcı maddeler oluşturur. Uyuşturucu ve uyarıcı madde dışındaki maddelerin kullanımının kolaylaştırılması ya da özendirilmesi bu madde kapsamında suç oluşturmaz.

Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 2019/2071 Esas , 2019/6933 Karar sayılı dosyasında bu husus açıkça ifade edilmiştir:

‘’Her ne kadar sanığın, …’yı uçucu özelliği bulunan … isimli yapıştırıcıyı kullanmaya özendirdiği iddia ve kabul olunmuş ise de; 5898 sayılı Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunmasına Dair Kanunun 1, 2/1 ve 3/1 maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gereken bu yapıştırıcı maddenin 5237 sayılı TCK’nın 190/2. maddesinde tanımlanan “uyuşturucu madde kullanılmasını alenen özendirme” suçunun konusu olamayacağı gözetilmeden unsurları oluşmadığı gibi, eylemin sabit olduğuna ilişkin yeterli delil de bulunmayan atılı suçtan dolayı sanık hakkında beraat kararı verilmesi yerine, mahkûmiyet hükmü kurulması,’’ bozmayı gerektirmiştir.

Uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırma suçunun seçimlik hareketleri şunlardır

1.Özel yer , donanım veya malzeme sağlama :Özel yer sağlama kişilerin uyuşturucu maddeleri kolaylıkla içebileceği bir yerin içicilerin menfaatine sunulmasıdır.

Donanım veya malzeme sağlama uyuşturucu veya uyarıcı maddenin doğrudan kullanılması için gerekli gerekli aletlerin sağlanması ya da uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanıma hazır hale getirilmesi suretiyle gerçekleştirilir. Sağlanan malzeme ve donanımların amacı gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir. Aksi halde suç oluşmaz.

2.Kullananların yakalanmalarını zorlaştıracak önlemler alma : Bu seçimlik hareket suçun maddi delillerinin ortadan kaldırılması veya çeşitli metotlarla uyuşturucu madde kullanıldığına dair belirtileri yok edecek önlemler alınmasıdır.

TCK 281 de ize suçu gizleme suçu düzenlenmiştir. Buna göre ‘Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi, 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ’

TCK 190/1 ile TCK 281/1 arasında özel norm genel norm ilişkisi vardır . Kanun koyucu uyuşturucu madde bakımından delil gizlemeyi özel olarak düzenlediğinden faile bu maddeden ceza verilir.

3.Kullanma yöntemleri konusunda başkalarına bilgi verme : Uyuşturucu maddelerin kullanımı konusunda karşı tarafı bilgilendirmek bu seçimlik hareketi oluşturmaktadır.” Oluşturmaktadır.

Bununla birlikte uyuşturucu madde kullanımını özendirme suçunun seçimlik hareketleri :

1.Alenen özendirme : Kişide uyuşturucu madde kullanımı ve temini hususlarında istek uyandırma ve heveslendirme uyuşturucu veya uyarıcı maddenin özendirilmesi anlamına gelir. Bu hareketin ne türde yapılacağı kanun tarafından düzenlenmemiştir. Bu nedenle serbest hareketli bir suçtur.

Aleniyet ise söz ve davranışın belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığını ifade eder. Kanunda düzenlenen hareketin aleni bir şekilde yapılması gerekir.

2.Yayın yapma : Yayının nerede yapılacağı düzenlenmemiştir. Bu nedenle sosyal medya üzerinden , telefondan , gazeteden yapılan tüm yayınlar bu maddenin kapsamına girmektedir.

Yargıtay 20.Ceza Dairesinin 2017/2023 Esas , 2020/867 Karar sayılı dosyasında uyuşturucu madde kullanımını özendirme suçunun oluşabilmesi için failde ÖZENDİRME KASTININ varlığını aramaktadır.

‘’Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendirme kastı ile hareket ederek sosyal paylaşım sitesinde yer verdiğine dair her türlü şüpheden uzak yeterli delil bulunmadığından unsurları oluşmayan suçtan beraati yerine, mahkumiyetine karar verilmesi’’ bozmayı gerektirmiştir.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın alma, Kabul Etme ve Bulundurma Suçu

uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yükselme trendi göstermektedir. Halkın tüm kesimlerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin kullanıldığı bilinmektedir ancak kullanılan maddeler, kullanan kişinin maddi yeterliliğine göre şekillenmektedir. Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin kullanımına sosyolojik ve psikolojik birçok sebep gösterilebilir, ayrıca maddeye ulaşımın kolaylığı ve ekonomik sebepler de uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının sebepleri arasındadır.

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak
Madde 191-
“(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır. Erteleme kararı kolluk birimlerine de bildirilir.

(3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine veya resen Cumhuriyet savcısının kararı ile altışar aylık sürelerle en fazla iki yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir. Cumhuriyet savcısı, erteleme süresi zarfında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek için yılda en az iki defa şüphelinin ilgili kuruma sevkine karar verir.

(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;

a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,

b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,

c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,

hâlinde, hakkında kamu davası açılır.

(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.

(6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.

(7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

(8) Bu Kanunun;

a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,

b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma,

suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.

(9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.

(10) (Ek: 27/3/2015-6638/12 md.) Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

Madde metninde, izlenen suç politikası gereği olarak, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak değil, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak fiilleri suç olarak tanımlanmıştır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, aslında tedavi ve terapiye ihtiyaç duyan bir kişidir. Bu nedenle, maddenin ikinci fıkrasında, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması gerektiği kabul edilmiştir.

Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 tarihli ve 107-136 ile 06.03.2012 tarihli ve 387-75 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.

*Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.

*İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler hâlinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.

*Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları hâlinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.

Öte yandan, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirme biçimi konusunda kuşku belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır. Bu bilgiler ışığında

Ceza Genel Kurulu 2018/208 E. , 2020/522 Karar numaralı dosyası şöyledir:

“Bozyazı İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Araştırma ve Soruşturma Büro Amirliği görevlilerince 30.12.2015 tarihinde saat 14.00 sıralarında gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde; geçmişte hakkında esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan işlem yapılan sanığın, evinde yaklaşık iki kilogram esrar bulundurduğu, söz konusu uyuşturucu maddeyi piyasaya sürmeye çalıştığı, ayrıca ikametinin bahçesinde de ekili hâlde kenevir bitkisi olduğu bilgilerinin elde edildiği, söz konusu bilgilerin doğruluğunun teyidi amacıyla aynı gün sanığın ikametine giden görevlilerin, ikamet ve çevresinde yaptıkları incelemede saksıya dikili hâlde kenevir bitkisi gördükleri, bunun üzerine konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde sanığın üzerinde, ikametinde ve ikametin bahçesinde arama yapılması talimatlarının alındığı, yazılı arama emrine istinaden görevlilerce 30.12.2015 tarihinde saat 16.00 sıralarında tekrar sanığın ikametine gidildiği, ikamette bulunan sanığa konu hakkında bilgi verildikten sonra arama işlemine başlanıldığı, sanığın üzerinde, evinde ve üzeri naylon branda ile örtülü hayvan ahırında yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, devam eden aramada ikametin batı kısmındaki duvarının dibinde plastik bir kutu görüldüğü, görevlilerce söz konusu kutunun içi kontrol edildiğinde beyaz poşete sarılı hâlde, net 6,4 gram esrar elde edilebilecek toplam daralı ağırlığı 29,81 gram olan kurutulmuş kenevir bitkisinin ele geçirildiği, ikametin güneyinde bulunan ve sanık tarafından bahçe olarak kullanılan yerde yapılan aramada ise; ağaçların arasına gizlenmiş plastik kovanın içerisinde yaklaşık 40-45 cm boylarında 2 adet dikili hâlde kenevir bitkisinin, söz konusu yerin biraz daha aşağısında ise, üzeri sera naylonu ve demir ile kapatılmış toprak zeminde yaklaşık 10-15 cm boylarında olan toplam 2271 adet dikili vaziyette kenevir bitkisinin ele geçirildiği olayda;

Plastik kutu içinde ele geçirilen suç konusu net 6,4 gram esrarın miktar itibarıyla kişisel kullanım sınırları içinde kalması, söz konusu uyuşturucu maddenin tek parça hâlinde ele geçirilmesi, sanığın evinde yapılan aramada net 6,4 gram esrar dışında atılı suçu işlediğine ilişkin hassas terazi ya da paketlemede kullanılan ambalaj malzemeleri gibi materyallerin elde edilememesi, olay tutanağına ve ziraat mühendisi tarafından düzenlenen uzmanlık raporuna göre yaklaşık 10-15 cm boylarında olan ve bu bağlamda yakın zamanda ekilmiş oldukları anlaşılan fide hâlindeki dikili kenevir bitkilerinden elde edilemeyeceği sabit olan suç konusu esrarın, yaklaşık 40-45 cm boylarındaki dikili hâldeki kenevir bitkilerinden sökülüp kurutulmak suretiyle elde edildiğine dair dosya kapsamı itibarıyla yeterli delilin bulunmaması, tüm aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmeyen sanığın uyuşturucu madde kullanmadığını belirtmesinin, suç konusu uyuşturucu maddeyi kullanma dışında bir amaç için bulundurduğu şeklinde yorumlanamayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın savunmasının aksine, suç konusu uyuşturucu maddeyi satacağına, başkasına vereceğine veya kullanma dışında başka bir amaçla bulundurduğuna ilişkin, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinin hatalı değerlendirilmesi suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.”

İkinci fıkrada ise, bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verileceğini de söylemektedir. Bu durumda şüpheli, erteleme süresi boyunca kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır. Bu yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde bazı müeyyidelerle karşı karşıya kalacaktır.

Bu erteleme süresi içerisinde şüpheli üzerinde, asgari 1 yıl süreyle denetimli serbestlik hükümleri uygulanır. Bu süre, savcının gerekli görmesi durumunda üçer aylık periyotlarla azami 1 yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanan kişi, gerekli görüldüğü takdirde bu süre içerisinde tedaviye tabi tutulabilir.

Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmayan, tekraren uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan, kullanmak için satın alan yahut kabul eden veya uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunduran denetimli serbestlik tedbiri altındaki kişiler hakkında kamu davası açılır. Bu dava, kişinin kendine yüklenen yükümlülükleri ve kendinden beklenen sorumlulukları ihlal etmesi üzerine açılır ve ayrıca bir soruşturma ya da kovuşturmaya konu edilmez.

Eğer erteleme süresi zarfında şüpheli, kendisine yüklenen yükümlülüklerine aykırı davranmaz ve yasakları ihlal etmezse, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir.


Üçüncü fıkrada ise, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında uygulanacak tedavi ve denetimli serbesti tedbirine ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme yeterli açıklıkta yapıldığı için, ayrıca izaha gerek görülmemiştir. Dördüncü fıkrada, bu denetimli serbestlik tedbirinin süresi belirlenmiştir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra işlenen uyuşturucu madde kullanma suçlarında zincirleme suç hükümleri uygulanmalıdır.

Yargıtaya 10. Ceza Dairesi 2019/6229 E. , 2020/4706 K.

“27/10/2014 tarihli suç nedeniyle verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa 13/01/2015 tarihinde tebliğinden sonra Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından hazırlanan denetim programına sanık tarafından 09/02/2015 tarihinde başvurulduğu, 04/06/2015 tarihinde ise yeni bir suç işlediğinden bahisle 10/07/2015 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılarak, 15/07/2015 tarihli iddianameyle kamu davası açıldığı, yine sanık hakkında 19/06/2015 ve 20/06/2015 tarihlerinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurduğu iddiasıyla 18/09/2015 tarihli iddianameyle açılan kamu davasının Bafra 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/09/2015 tarih ve 2015/562 – 511 sayılı kararı ile bu dosyayla birleştirilerek, birleştirilen dosyanın da bu dosya arasına alındığı anlaşılmakla; Birleştirilen dosyaya konu 19/06/2015 ve 20/06/2015 tarihli suçların 15/07/2015 tarihli ilk iddianame tanzim tarihinden önce işlenmiş oldukları ve eylemlerin zincirleme suç niteliğinde oldukları dikkate alınarak, her iki dosyadaki suçlar yönünden zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle tek bir hüküm kurulması gerekirken ayrı ayrı hüküm kurulması, bozma nedenidir.” şeklindedir.

Maddenin beşinci fıkrasına göre; uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak dolayısıyla değil ve fakat, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak dolayısıyla cezaya hükmedilecektir. Ancak, bu nedenle hükmolunan cezanın infazına sınırlama getirilmiştir. Buna göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde, hükmolunan ceza infaz edilmez. Buna karşılık, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmayan kişi ile ilgili olarak hükmolunan ceza infaz edilecektir. Bu bağlanda,

YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/2467 Karar: 2018/283 Tarih: 10.01.2018

“Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymayan sanık hakkında davaya devam edilerek hüküm verileceği öngörüldüğünden; duruşma için sanığa gönderilen davetiyenin “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığı kabul edilerek hakkında cezaya hükmolunabileceği” uyarısı ile birlikte duruşma tarihi ve saati yazılarak sanığa tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, belirtilen nitelikte uyarıyı içeren davetiye tebligatı yapılmadan ya da sanık dinlenmeden mahkûmiyet hükmü kurulması,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 10/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Tüm bunların yanında kanun koyucu, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak yada uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunun, okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi halinde verilecek cezanın yarı oranında arttırılacağına hükmetmiştir. Yani, bu durumda kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak yada uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunun cezası, üç yıldan yedi buçuk yıla kadar hapis cezası olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca, belirtilen yerlerin 200 metrelik uzaklık içinde kalıp kalmadığı mahallinde keşif yapılarak belirlenmesi gerekir.

Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Esas : 2020/15852, Karar : 2022/10638

“27.07.2015 tarihli olay yeri basit krokisinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun meydana geldiği yerin Kuyubaşı Camiine tahmini olarak 170 metre mesafede olduğunun belirtilmesi karşısında; suçun işlendiği yerin, belirtilen yerlere mutad ulaşım yolları ile (yaya yürüme ya da araçla tespit edilecek) mesafesinin iki yüz metreden yakın olup olmadığı hususunda mümkünse 27.07.2015 tarihli fiziki takip ve olay tutanaklarını düzenleyen kolluk görevlilerinin de hazır bulundurularak keşif yapılmak suretiyle mesafe kesin olarak belirlendikten sonra, TCK’nın 191/10. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, tahmine dayanılarak eksik araştırma ile hüküm kurulması, bozma nedenidir.”

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak yada uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu, etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilebilir. Bu durumda kişinin, suçu resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini ilgili merciiye haber vererek suçluların yakalanmasını, uyarıcı ve uyuşturucu maddelerin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz. Türk Ceza Kanununun 192. Maddesi gereğince yetkili makamlar tarafından haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadar indirilir.

Etkin pişmanlık
Madde 192-
“(1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.

(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/16 md.) Bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının 279 uncu ve 280 inci maddeler uyarınca suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz.”

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara başvurup tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz.

Bu bilgiler ışığında bazı Yargıtay kararları şöyledir:

Ceza Genel Kurulu – Karar: 2019/123 Numaralı kararında, “Ele geçirilen net 330,4 gram ağırlığındaki suç konusu esrarın miktar itibarıyla kullanma sınırları içinde kalması, söz konusu uyuşturucu maddenin tek parça hâlinde ele geçirilmesi, uyuşturucu madde kullandıklarını söyleyen sanıkların savunmalarının aksine, birlikte satın aldıkları suç konusu esrarı başkalarına satacaklarına, devredeceklerine veya vereceklerine ilişkin herhangi bir davranış içinde oldukları hususunda bir tespit bulunmadığı gibi kullanma dışında bir amaçla bulundurduklarına ilişkin delil de olmaması, sanık O.’nun, diğer sanık E.’nin suç konusu esrarı isteyenlere sattığı şeklindeki soyut ve suç atma niteliğinde kalabilecek kolluktaki beyanından dönmesi karşısında, sanıkların sabit olan eylemlerinin kullanmak için uyuşturucu madde satın alma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.” Şeklinde hüküm kurmuştur. İlgili kararda belirttiğimiz 3 kriter değerlendirildikten sonra,

“Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

İ. Sulh Ceza Hakimliğinin önleme araması kararına istinaden 26.09.2014 tarihinde D-817 Karayolu üzerinde bulunan ilçe emniyet amirliği karşısında yol kontrol ve denetim görevlerine başlayan görevlilerin, saat 02.00 sıralarında H. istikametinden İ.’ye seyir hâlinde olan ve şoför koltuğunda sanık E.S.’nin, sağ ön koltuğunda sanık O.S.’nin oturduğu 33 … plaka sayılı aracı görüp, uygulama noktasında durması için ikazda bulundukları, söz konusu aracın durmayarak İ. istikametine doğru kaçmaya başladığı, yapılan takip sonucu aracın görevlilerce durdurulduğu, araç içerisindeki sanıkların araçtan indirildikleri, aracın arka koltuğu üzerinde esrar parçaları olduğunu gören görevlilerin yaptıkları çevre araştırmasında, sanıkların durduruldukları yerin 50 metre kadar gerisinde yol kenarında bulunan poşet içerisinde suç konusu esrarı ele geçirdikleri olayda;

K. ilçesinde oturan sanıkların, K. ilçesine giderek suç konusu esrarı aldıktan sonra tekrar ikamet ettikleri ilçeye döndükleri sırada yakalanmaları, ele geçirilen net 330,4 gram ağırlığındaki suç konusu esrarın miktar itibarıyla kullanma sınırları içinde kalması, söz konusu uyuşturucu maddenin tek parça hâlinde ele geçirilmesi, uyuşturucu madde kullandıklarını söyleyen sanıkların savunmalarının aksine, birlikte satın aldıkları suç konusu esrarı başkalarına satacaklarına, devredeceklerine veya vereceklerine ilişkin herhangi bir davranış içinde oldukları hususunda bir tespit bulunmadığı gibi kullanma dışında bir amaçla bulundurduklarına ilişkin delil de olmaması, sanık O.S.nin, diğer sanık E.S.’nin suç konusu esrarı isteyenlere sattığı şeklindeki soyut ve suç atma niteliğinde kalabilecek kolluktaki beyanından dönmesi karşısında, sanıkların sabit olan eylemlerinin kullanmak için uyuşturucu madde satın alma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.” Şeklinde hüküm kurmuştur. Belirttiğimiz üzere Yargıtay kriterler ile somut olayı değerlendirip, “satma mı yoksa kullanma maksatlı mı?” olduğunu tespit etmiştir.

Uyuşturucu Suçunda Hukuka Aykırı Delil Nedeniyle Mahkumiyete Hükmedilemeyeceği İle İlgili Örnek Karar

Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2017/2242 Esas, 2021/3647 Karar, 17.03.2021 tarihli kararı:

“Askerlik görevini ifade eden sanıkların uyuşturucu madde sattığı yönünde ihbar alınması ve irtibatçı personel olarak görevli piyade askerin de durumdan şüphelenmesi üzerine, bu durumu derhal komutanlarına bildirmesi, komutanları tarafından ise 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 66. maddesine uygun şekilde derhal Cumhuriyet savcısına olayı haber verip emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine başlanması gerekmekte iken, bu işlem yapılmadan delil elde etmek amacıyla sanıkların yanına uyuşturucu satın alarak suçüstü yapması için asker Muhammet Galip Kılıçaslan’ın gönderildiği anlaşılmış olmakla, Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda yetki kazanmadan yapılan işlemler hukuka aykırı olup, elde edilen delillerin, delil değerlendirme yasağı kapsamında kaldığı, hukuka uygun kabul edilemeyeceği ve yine suçun maddi konusunu oluşturan deliller ya da suçun maddi konusu “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olacağından, ikrar bulunsa bile Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkrası, CMK’nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi ve 217. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hükme esas alınamayacağından, sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerekir.”

Uyuşturucu Kullanma ve Bulundurma Suçlarında İkrarın Faydalı Olmadığına Dair Örnek Karar:

Eğer bu suçtan sanık olacaksanız ikrar etmeniz halinde etkin pişmanlıktan faydalanacağınızdan bahisle polislerin size söylediği sözlere kulak asmamanızda fayda var. Zira aksi halde indirim almak şöyle dursun maalesef ceza almanız söz konusu olacaktır. Nitekim alttaki örnek karar da bunu destekler nitelikte:

Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2014/9447 Esas, 2018/291 Karar, 10.01.2018 tarihli kararı:

Yaşı küçük ….’ın beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; aleyhinde delil olmadığı aşamada suç konusu uyuşturucu maddeyi kullanmak için satın aldıklarını beyan ederek ikrarıyla kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunan sanığın TCK’nın 191 ve 192/3 maddeleri uyarınca mahkûmiyeti yerine dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA….” şeklindedir