Akbaş Hukuk Bürosu

MALA ZARAR VERME SUÇU (TCK 151, 152 VE 168)

Mala zarar verme suçu, kastla işlenebilen bir suçtur. Kastın varlığı için failin, malın başkasına ait olduğunu bilerek ve suçun hareket unsuru olan yıkma, tahrip etme, yok etme, bozma, kullanılamaz hale getirme, kirletme eylemlerini isteyerek gerçekleştirmiş olması gerekir. Bu suçun oluşabilmesi için genel kast yeterlidir.

Mala zarar verme suçu, olası kastla da işlenebilen bir suçtur. Örneğin, yol kenarında park etmiş durumda bulunan aracı gören inşaattaki kepçe operatörü, çıkardığı taşların yuvarlanması sonucu aracın zarar göreceğini öngörmesine karşın “zarar görürse görsün, aracın sahibi de aracını çekseydi” diye düşünürse, mala zarar verme suçu olası kastla işlenmiş olacaktır. (Osman Yaşar-Hasan Tahsin GökcanMustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2014, s. 4891- 4892) Ancak mala zarar verme suçunun taksirli hali, 5237 sayılı TCK’da suç olarak düzenlenmediğinden, bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Mala zarar verme
Madde 151-
(1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) (Mülga:9/7/2021-7332/17 md.)

Madde metninde mala zarar verme suçu tanımlanmıştır. Suçun konusu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz maldır.

Suç, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yokedilmesi, bozulması, kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketlerden kirletme, örneğin başkasına ait binanın duvarına yazı yazmak, afiş veya ilan yapıştırmak, resim yapmak suretiyle gerçekleştirilebilir.

Söz konusu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun şikâyetine tâbi kılınmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasında, mala zarar verme suçunun konusunun hayvan olması hâline ilişkin bir hüküm bulunmaktadır. Buna göre; başkasına ait bir hayvanın öldürülmesi veya işe yaramaz hâle getirilmesi yahut değerinde azalmaya neden olunması hâlinde, birinci fıkra hükmü uygulanacaktır.

Suçun oluşması için, haklı bir nedenin bulunmaması gerekir. Bu bakımdan, vahşî, yırtıcı, hastalıklı ve başı boş bırakılmış bir hayvanın öldürülmesi hâlinde faile ceza verilmeyecektir.

Görüldüğü gibi mala zarar verme suçunun gerçekleşebilmesi için failin, başkasına ait taşınır veya taşınmaz bir mala, TCK’nın 151. maddesinin 1. fıkrasında sayılan seçimlik hareketlerden herhangi biriyle zarar vermiş olması gerekmektedir. Seçimlik hareketler maddede; “Kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılamaz hâle getirmek veya kirletmek” şeklinde belirtilmiştir. Türk Dil Kurumunun Büyük Türkçe Sözlüğünde yıkmak fiili, “Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek”; bozmak fiili ise “Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek” şeklinde tanımlanmıştır.

Yıkmak fiili yalnızca taşınmazlar için söz konusu olabilir. Kanun’unda yıkmanın, kısmen veya tamamen olması arasında fark öngörülmediğinden, binanın bir duvarının yıkılması örneğinde olduğu gibi suçun oluşumu için taşınmazın belli bir kısmına zarar verilmesi yeterlidir. Bozmak ise malın kullanım amacına uygun tasarrufunu kısmen veya tamamen ortadan kaldıran ya da güçleştiren bir müdahale olup, süreklilik taşıması gerekli değildir. Geçici olarak malın kullanılamaması da mala zarar verme suçunu oluşturur. Aracın motor aksamının sökülerek, çalışamaz duruma getirilmesi hâli bu fiile örnek olarak gösterilebilir.

Yıkmak ve bozmak fiileri, aynı zamanda tahrip etmek fiilini de kapsar. Kullanılamaz hâle getirme eyleminde, malın fiziki varlığı ortadan kaldırılmaksızın, amacına uygun olarak maldan yararlanma imkanının bulunmaması ve bu şekilde değerinin azalması hâli söz konusudur.

Yok etmek ise malın fiziki varlığının tamamen ortadan kaldırılarak, tüketilmesi anlamına gelmektedir. Televizyonun yakılması bu fiile örnek gösterilebilir. Kirletmek fiili de, taşınır veya taşınmaz malın, önceki hâle getirilmesi için önemsiz olmayan bir çabayı gerektiren, malın değerinde veya görünümünde azalma veya değişikliklere yol açan, madde kapsamında yer alan diğer eylemler dışındaki durumları kapsar. Mağdurun evinin duvarına yazı yazmak, aracını çizmek gibi örneklerin verilebileceği kirletmek fiili, kirli duruma getirmek, pisletmek olarak tanımlanabilir. Bu seçimlik hareketle işlenen mala zarar verme suçunda, zarar doğuran neticenin sonradan temizlenmek suretiyle ortadan kaldırılması önem taşımaz. Ancak kirletmenin belli bir ağırlığa ulaşmış olması gerektiği de gözden uzak tutulmamalıdır.

Mala zarar verme suçunun nitelikli halleri ise Türk Ceza Kanununun 152. Maddesinde sayılmıştır.

Mala zarar vermenin nitelikli halleri
Madde 152-
(1) Mala zarar verme suçunun;

a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında,

b) Yangına, sel ve taşkına, kazaya ve diğer felaketlere karşı korunmaya tahsis edilmiş her türlü eşya veya tesis hakkında,

c) Devlet ormanı statüsündeki yerler hariç, nerede olursa olsun, her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğu hakkında,

d) Sulamaya, içme sularının sağlanmasına veya afetlerden korumaya yarayan tesisler hakkında,

e) Grev veya lokavt hallerinde işverenlerin veya işçilerin veya işveren veya işçi sendika veya konfederasyonlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,

f) Siyasi partilerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,

g) Sona ermiş olsa bile, görevinden ötürü öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak,İşlenmesi halinde, fail hakkında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Mala zarar verme suçunun;

a) Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak,

b) Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle,

c) Radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak,
işlenmesi halinde, verilecek ceza bir katına kadar artırılır.

(3) (Ek: 18/6/2014-6545/65 md.) Mala zarar verme suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

Mala zarar verme suçuyla ilgili Yargıtay Kararları şöyledir:

YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/248 Karar: 2018/28 Tarih: 22.01.2018

“Mala zarar verme suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik yapılan incelemede;

Dosya kapsamına göre; sanığı işe geldiği son gün gören ve iş yerinde terzihane bölümünde daha önce sanıkla birlikte çalışan tanık …‘un aşamalardaki ifadesinde, sanığın işe geldiği son günün mesai bitiminde kumaş kalıplarını masaya vurarak kırdığını gördüğünü ve bu kalıpların eski kalıplar olmadığını söylemesi ile yine aynı bölümde sanıkla birlikte bir süre çalışan tanık …‘ın da aşamalardaki ifadesinde, olay sonrası sanığı telefon ile arayıp kalıpları kendisinin yırtıp yırtmadığını sorduğunda sanığın “eski kalıpları yırttığını” hatta “keşke biraz daha yırtsaydım” dediğini söylemeleri karşısında sanığın atılı mala zarar verme suçunu işlediğinin kabulü ile hakkında 5237 sayılı TCK’nın 151/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 22/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/16063 Karar: 2016/951 Tarih: 08.02.2016

“Olay tarihinde katılana ait çoban köpeğinin, sanığın av köpeğine saldırması nedeniyle, sanığın yedinde bulunan av tüfeği ile katılanın köpeğine ateş edip yaralamak suretiyle sahipli hayvana zarar verme suçunu işlediği iddia ve kabul edilen somut olayda; TCK’nın 151/2 maddesinde haklı bir neden olmaksızın başkasının hayvanına zarar veren kişinin cezalandırılacağının belirtilmesi, sanığın da aksi ispatlanamayan savunmasında, katılanın 3 tane köpeğinin kendisinin köpeğinin yanına gelerek köpeğine saldırdıklarını, köpekleri ayırmak için uğraşarak kendisinin köpeğini kurtardığını, bu sefer de köpeklerin kendisine saldırdıklarını, köpeklerle baş edemeyeceğini anlayınca yere doğru ateş ettiğini, yaralama gibi bir kastının bulunmadığını beyan etmesi karşısında; savunmasının aksine bir delil bulunmayan sanığın kendisini savunmak amacıyla köpeğe ateş ettiğinin ve köpeğe ateş etmesinin haklı bir nedene dayandığının kabul edilmesi gerektiği ve bu nedenle mala zarar verme suçundan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarına (BOZULMASINA), 08.02.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.”

YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/20340 Karar: 2015/7151 Tarih: 25.11.2015

Mala zarar verme suçundan sanık A. A.’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151/1,, 52, 62. maddeleri gereğince 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair . Asliye Ceza Mahkemesinin 13.06.2013 tarihli ve 2013/87 esas, 2013/272 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151/1,, 52, 62. maddeleri gereğince 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair aynı Mahkemenin 03.03.2015 tarihli ve 2014/603 esas, 2015/223 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 12.08.2015 gün ve 16538/53011 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.09.2015 gün ve 2015/293496 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu.

Kanun yararına bozma isteminde;

“Dosya kapsamına göre; müşteki M. A. K.’in 18.04.2013 tarihli ve 25.02.2015 tarihli duruşmalarda alınan beyanlarına göre, müştekinin uğradığı zarar kovuşturma başlamadan önce tazmin edilip giderildiği hâlde; sanığa isnat edilen ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151. maddesi kapsamında kalan mala zarar verme suçuna ilişkin verilen cezadan aynı Kanun’un etkin pişmanlık başlığı altındaki 168/1. maddesi hükmüne aykırı şekilde indirim yapılmamasında isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

KARAR VE SONUÇ : Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Asliye Ceza Mahkemesinin 03.03.2015 tarihli 2014/603 Esas, 2015/223 karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASIANA, hükümde yer alan uygulamanın “Sanığın 5237 sayılı TCK’nın 151/1 maddesi gereğince mahkemenin takdiri de gözetilerek 120 tam gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın soruşturma aşamasında etkin pişmanlık göstererek mağdurun zararını giderdiği anlaşıldığından cezasından TCK’nın 168/1 maddesi gereğince 2/3 oranında indirim yapılarak sanığın 40 tam gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 62. maddesi uyarınca cezasından 1/6 oranında yapılan indirim ile 33 tam gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, bulunan bu sonuç gün sayısı ile aynı Kanun’un 52. maddesine göre bir gün karşılığı belirlenen 20 TL’nin çarpılması suretiyle sonuç olarak 660 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına” şeklinde DÜZELTİLMESİNE, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, infazın bu hüküm üzerinden yapılmasına, 25.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/14005 Karar: 2015/5945 Tarih: 03.11.2015

“2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesinin2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasında işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.”, (b) bendinde de; “Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.

Sonuç: 19/01/2015 tarih ve 2015/8 tarihli Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu kararına göre, tebliğname tarihi 28/06/2014 tarihinden önce olan dosyalarda, görev hususunda iddianame veya iddianame yerine geçen belge dikkate alınacağı belirtildiğinden incelenen dosya içeriğine göre, iddianamede anlatılan “tehdit” suçunun cezası TCK’nın 106/2.c maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; “mala zarar verme” suçunun cezası ise aynı Kanun’un 151/1. maddesi uyarınca dört aydan üç yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde; İddianamedeki nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek (4.) Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 03/11/2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.” Şeklindedir.

Tüm bu bilgiler ışığında, suç tamamlandıktan sonra kişi pişmanlık gösterebilir. Bu durumda, işlenmiş ve tamamlanmış olan suç işlenmemiş hâle artık döndürülemez. Ancak, suç tamamlandıktan sonra, pişmanlık duyarak, gerçekleştirilen haksızlığın neticeleri mümkün olduğunca ortadan kaldırılabilir.

Etkin pişmanlık
Madde 168 –
(Değişik: 29/6/2005 – 5377/20 md.)

(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs (…)[65] suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.

(3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.

(4) Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.

(5) (Ek: 2/7/2012 – 6352/84 md.) Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.
Bu düşüncelerle, etkin pişmanlık; hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık ve karşılıksız yararlanma suçlarında cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebep olarak kabul edilmiştir. Ancak, bunun için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Önce, failin veya suça iştirak eden kişinin bizzat kendisinin pişmanlık göstererek iade veya tazmini gerçekleştirmesi gerekir. Suçun işlenmesiyle kişilerin görmüş bulundukları zararın aynen iade veya mümkün olduğu kadar azaltılmak suretiyle tazmin edilmesi gerekir. Etkin pişmanlığın cezada indirim yapılması sebebi olarak kabul edilebilmesi için, zararın tamamen veya mümkün olduğu kadar aza indirilerek gerçekleştirilmesi gerekir. Kısmen geri verme veya tazminde, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, mağdurun aynen iadeye veya tazmine rıza göstermesi gerekir.

Mala zarar verme suçu tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.

Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.