Akbaş Hukuk Bürosu

Kasten Öldürme Nedir? Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçu Cezası

KASTEN ÖLDÜRME SUÇU NEDİR?

 

             Kasten öldürme suçu Türk Ceza Kanunun 81. Maddesinde düzenlenmiştir. Maddeyegöre ”insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”’ Öncelikle belirtmek gerekir ki suçun kasten işlendiğinin kabul edilmesi için kasten öldürme fiilinin ve neticesinin bilinmesi ve istenmesi gerekir. Söz gelimi kaza sonucu ya da dikkatsizlik sonucu meydana gelen ölümler kasten öldürme suçu kapsamında değil, iki yıldan – 6 yıla kadar hapis cezasını gerektiren taksirle öldürme suçu kapsamında ya da birden fazla ölüm ya da ölümle birlikte yaralı varsaTürk Ceza Kanunun 85. Maddesinin 2. Fıkrası kapsamında değerlendirilmelidir.

 

              KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA MAĞDUR KİM OLABİLİR?

             Kasten öldürme suçu yaşayan insana karşı işlenebilir. Dolayısıyla failin kasten öldürme suçundan cezalandırılabilmesi için fiilini yaşayan bir insana karşı gerçekleştirmelidir. Söz gelimi anne karnındaki bir çocuğun düşmesine sebep olan kişi, cenin yaşayan insan sayılmadığından dolayı kasten öldürme suçundan değil şartları sağlanmışsa çocuk düşürtme suçundan sorumlu olur. Yine bir başka örnek olarak söz gelimi uyudu zannedilen fakat aslında ölmüş kişiye karşı silahla ateş edilmesi durumunda kasten öldürme suçunun değil ölünün hatırasına hakaret suçunun oluşacağını belirtmek gerekir. Keza hayvana karşı gerçekleştirilen kasten öldürme fiilleri de söz konusu suçun oluşmasına sebep olmaz.

 

             KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA FAİL KİM OLABİLİR?

             Kasten öldürme suçunda fail, çocuk, yaşlı, genç, kadın, erkek herkes olabilir. Failin kim olduğu yazımızın ilerleyen aşamalarında değineceğimiz üzere Kasten Öldürme Suçunun nitelikli hallerinin meydana gelmesine sebep olabilir.Örneğin kadına karşı işlenen kasten öldürme suçu suçun nitelikli hallerinde düzenlenmiştir. Kadına karşı işlenen kasten öldürme suçunun cezası müebbet hapis cezasıdır.

 

             KASTEN ÖLDÜRME SUÇU HANGİ HAREKETLERLE İŞLENEBİLİR?

             Kasten öldürme suçu serbest hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Dolayısıyla da tabanca ile ateş etmek bıçakla darbeler vurmak, boğmak, yakmak, uçurumdan itmet, bilerek araba ile ezmek gibi elverişli her türlü hareketle işlenebilir.

 

             KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA NEDENSELLİK BAĞI

             Kasten öldürme suçunda gerçekleştirilen hareket ile ortaya çıkan neticenin yani meydana gelen ölüm olayının birbirinin sebebi olması gerekmektedir. Söz gelimi bir kişiye tabanca ile ateş edilip o kişinin yaralandığı daha sonra hastaneye kaldırılıp hastanedeki yanlış bir müdahale sonucu hayatını kaybetmesi sonucunda ateş eden kişi bakımından kasten öldürme suçu değil somut olaya göre kasten yaralama yahut kasten öldürmeye teşebbüs suçu söz konusu olacaktır.

 

             KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA TEŞEBBÜS

             Kasten öldürme suçuna teşebbüs eden kişi Türk Ceza Kanunun 35. Maddesinin 81. Maddesine uygulanmasıyla meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığına göre dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kasten öldürme suçunun nitelikli halleri gerçekleşmiş ise bu sefer Türk Ceza Kanunun 35. Maddesi ve 82. Maddesi uygulanarak fail ağırlaştırılmış müebbet hapis yerine müebbet hapis cezası alır.

             Kasten öldürme suçunda teşebbüs, kasten yaralama suçu ile birbirine çok benzediğinden yargılama açısından birbirinden ayırt edilmesi çok önemlidir. Söz gelimi tabanca ile bir kişiye ateş edildiği daha sonra bu kişinin hayatını kaybetmediği durumda kasten öldürme suçuna teşebbüsün mü gerçekleştiği yoksa kasten yaralama suçunun mu oluştuğunun belirlenmesi elzemdir. Zira kasten yaralama kabul edildiği durumda fail bir buçuk yıl ila dört buçuk yıl arasında cezalandırılacak aksine kasten öldürme suçuna teşşebbüs olarak nitelendirildiği durumda dokuz yıldan on beş yıla kadar cezalandırılabilecektir.

             Yargıtay bu ayırımı yaparken gözetilmesi gereken belirli bazı kıstaslar geliştirmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.07.2008 tarihli ve 2008/1-88 E., 2008/184 K. sayılı kararına göre öldürme kastının varlığı için;

  • Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunup bulunmadığı,
  • Olayda kullanılan vasıtanın öldürmeye elverişli olup olmadığı, (örneğin: kuru-sıkı tabanca ile fiilin gerçekleştirilmesi)
  • Mağdurdaki darbe sayısı ve şiddeti,
  • Darbelerin vurulduğu bölgenin hayati önem taşıyıp taşımadığı,
  • Failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir sebepten dolayı mı

son verdiği,

  • Olay sonrası mağdura yönelik davranışları (örneğin:ambulansı çağırması)

Hususlarının dikkate alınması gerekmektedir.

 

Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 21.04.2008 tarihli ve 2007/2234 E.,

2008/3203 K. sayılı kararında , “Yoldan geçerken birbirlerine omuz

atma meselesi yüzünden çıkan kavgada sanığın rastgele salladığı bıçak darbelerinden birinin mağdur Hakan’ın sol bacak ön yüzde kasıktan 10 cm aşağısına isabet ederek damar harabiyeti sonucu yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaraladığı ve eylemini kendi iradesi ile son verdiği olayda; ortaya çıkan kastının yaralamaya yönelik olduğu ve bu nedenle duyulardan veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına veya işlevinin yitirilmesine neden olup olmadığı hususunda raporu da alınarak sonucuna göre yaralama suçundan hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eylemin öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilmesi” bozma nedeni olarak gösterilmiş, öldürmeyi gerektirecek ölçüde bir husumetin bulunmadığı, olayda bıçağı rastgele sallayan sanığın öldürme kastından söz edilemeyeceği belirtilmiştir.

 

Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 26.11.2012 tarihli ve 2009/8411 E.,

2012/8682 K. sayılı kararında“Oluşa ve dosya kapsamına göre; olay günü sinemadan çıkan sanığın, mağdurlar ile ters bakışma nedeniyle tartıştığı, tartışma sırasında sanığın, kavga ortamında rastgele savurduğu bıçakla mağdur G’yi biri toraksa nafiz olup, sağ meme başında, sol ön kolda, omuzda, sağ koltuk altında, sağ glutea bölgelerine toplam yedi kez vurarak pnömotoraksa

ve yaşamsal tehlike geçirmesine sebebiyet verdiği, sanığın, eylemine devam etmeden olay yerinden kaçtığı olayda; sanığın engel hal bulunmaksızın eylemine kendiliğinden son vermesi, yaşamsal tehlikeye yol açan yaranın tek oluşu, diğer yaraların basit tıbbi müdahaleyle giderilebilir oluşu, sanık ve mağdur arasında öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunmaması, öldürme kastını gösterir her türlü kuşkudan uzak, kesin ve yeterli kanıt bulunmamış olması karşısında; sanığın yaralama kastı ile hareket ettiğinin kabulü ile TCK m.86/1, 86/3-e, 87/1-d, 29, 62, 53 uyarınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin, öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması” bozmayı gerektirmiştir.

 

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA NİTELİKLİ HALLER NELERDİR?

             Kasten öldürme suçunun nitelikli halleri Türk Ceza Kanunun 82. Maddesinde düzenlenmiştir.

Maddeye göre:

Kasten öldürme suçunun:

  1. a) Tasarlayarak,
  2. b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
  3. c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
  4. d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı,[27]
  5. e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

f)Kadına karşı,

  1. g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
  2. h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla

i)Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,

  1. j) Kan gütme saikiyle,
  2. k) Töre saikiyle,

İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”

 

 

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA HUKUKA UYGUNLUK HALLERİ

             Hukuka uygunluk nedenleri suçu hukuka aykırı olmaktan çıkarmakta fiili hukuka uygun hale getirmektedir. TCK’da düzenlenen kanun hükmünü yerine getirme, amirin emrini yerine getirme, meşru savunma hukuka uygunluk nedenleri kasten öldürme suçunda uygulama alanı bulabilmektedir. Bu hukuka uygunluk nedenlerinden meşru savunma uygulamada en çok karşımıza çıkan hukuka uygunluk nedenidir. Meşru savunma kısaca kişinin kendisine karşı gerçekleştirilen haksız saldırıyı durdurmak amaçlı yaptığı karşı savunma hareketleridir. Burada önemli nokta savunmanın saldırıyı durduracak nitelikte olması sınırın aşılmaması gerekmektedir. Söz gelimi saldırıyı durdurduktan sonra saldırıdan dolayı duyulan kinle kişinin öldürülmesi meşru savunma kapsamında değildir.

             ”Sanık, kendisine karşı gerçekleşmesi muhakkak olan haksız saldırıyı o andaki durum ve şartlara göre saldırı ile orantılı biçimde defettiğinden, meşru müdafaa hükümleri gereği sanığın kasten adam öldürme suçundan beraatine karar verilmelidir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Esas No: 2014/2272, Karar No: 2014/3418, Tarih: 09.06.2014).”

 

 

 

 

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA CEZA SORUMLULUĞUNU KALDIRAN YA DA AZALTAN NEDENLER

 

             Haksız tahrik,Hata, Yaş küçüklüğü, Akıl hastalığı, Sağır ve dilsizlik, Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma, Takdiri indirim nedenleri; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar kasten öldürme suçunda ceza sorumluluğunu kaldıran ya da azaltan nedenleridir. Uygulama açısından en yaygın örneklerini incelemek gerekirse;

 

           

A-KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİNDE SINIRIN AŞILMASI

             TCK’nın 27. Maddesinde hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması düzenlenmiştir. Maddeye göre: ‘‘(1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur. (2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.”

              Ceza Genel Kurulu – Karar no: 2016/96: ”Üç oğlu ile birlikte olay yerine gelen ve oğullarında da silah bulunan maktül tarafından silahla yaralanan ve darp edilmiş vaziyette yerde yatan kardeşine de maktül tarafından ateş edildiğini gören sanığın olayın gelişimi ve gerçekleşme biçimi nazara alındığında meşru savunmada sınırı mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaş ile aştığının kabulü gerekir. Sanığın maruz kaldığı saldırının etkisiyle içine düştüğü psikolojik hal nedeniyle heyecanlanması, paniğe kapılması ve hatta korkması, bunun sonucunda da meşru savunma sınırını aşması hayatın olağan akışında beklenebilecek bir durum olup, somut olayda TCK’nun 27. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma şartları gerçekleşmiştir.”

 

B-KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA HATA

 

Hata hükümleri Türk Ceza Kanunun 30. Maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre: (1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır.

(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

(3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

(4) (Ek fıkra: 29/6/2005 – 5377/4 md.) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz. ” örneklendirmek gerekirse av sırasında yaban hayvanı avladığını düşünürken yanlışlıkla avcı arkadaşını vurup öldüren kişi taksirle öldürme suçu hükümleri saklı kalmakla birlikte kasten öldürme suçundan cezalandırılmaz

 

 

C- KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA YAŞ KÜÇÜKLÜĞÜ

 

Yaş küçüklüğü hükümleri TCK’nın 31. Maddesinde düzenlenmişitr. İlgili madde hükümleri kasten öldürme suçunda da uygulanmaktadır.

”1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.

(3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.”

 

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNUN CEZASI NEDİR ?

             Kasten öldürme suçunun basit şeklinin cezası müebbet hapis cezasıdır. kasten öldürme suçunun nitelikli halinin cezası ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır. Koşullu salıverilme oranı kasten öldürme suçlarında 2/3 olarak uygulanır.

 

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ NE KADARDIR?

             Kasten öldürme suçunun temel halinin zamanaşımı süresi yirmi beş yıldır. Kasten öldürme suçunun nitelikli hallerinin zamanaşımı süresi ise 30 yıldır.

 

KASTEN ÖLDÜRME SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI:

 

YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ ESAS: 2015/5437 KARAR: 2015/24472 TARİH: 07.09.2015

”Sanık ile katılan arasındaki husumetin kasten öldürmeyi gerektirecek nitelikte ve boyutta olmaması, olay günü yolda tesadüfen karşılaşmaları üzerine olayın meydana gelmesi ve mağdurdaki yaralanmanın 3 cm. derinliğinde batına nafiz tek bıçak darbesi olması nedeniyle mahkeme kabulü karşısında tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

 

Sanık müdafinin ve o yer Cumhuriyet savcısının diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak 5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğunun TCK’nın 53/3. maddesi uyarınca sanığın kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından infaz tarihine kadar geçerli olacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,

 

Bozmayı gerektirmiş sanık müdafinin ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca isteme aykırı (BOZULMASINA), ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK’nın 322. maddesi gereğince, sanık hakkındaki hükümde bulunan TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin paragraf hükümden çıkarılarak yerine gelmek üzere “5237 sayılı TCK’nın 53/1-a, b, c, d, e bentlerinde yazılı hakları kullanmaktan mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, TCK’nın 53/1-c maddesinde yazılı velayet, vesayet ve kayyımlığa ait yetkileri kendi alt soyu üzerinde kullanmaktan TCK’nın 53/3. maddesi hükmü gereğince şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesine diğer kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), 07.09.2015 gününde üye M. Metin Kaya’nın karşı oyu üzerine oy çokluğu ile karar verildi.”

 

 

YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ     ESAS2019/1485KARAR: 2019/2715

Sanık hakkında; mala zarar verme ve mağdur …’ı kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından açılan kamu davasında bozma öncesi kurulan beraat hükümlerinin kesinleşmiş olduğu anlaşılmakla, aynı suçlara ilişkin yeniden kurulan beraat hükümlerinin hukuki değerden yoksun oldukları kabul edilerek, temyiz incelemesi dışında tutulmalarına karar verilmiştir.

Sanık … hakkında; maktul …’yi kasten öldürme, mağdurlar … (1944), … (2004), Keziban ve Hüseyin’i kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından elde edilen delillerin mahkumiyete yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınarak, 5271 sayılı CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin eksik incelemeye, mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle, beraat hükmünün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, 14.05.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.

 

YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ     ESAS: 2020/4676 KARAR2021/13647 K.

”sanıklar … ve … hakkında yardım eden sıfatıyla kasten öldürme ile yardım ve bildirim yükümlülüğünün ihlali suçlarından kurulan beraat hükümlerinin incelenmesinde;

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık … hakkında maktul …’na yönelik kasten öldürme, 6136 sayılı Yasaya muhalefet, sanık … hakkında maktul …’na yönelik yardım… eden sıfatıyla kasten öldürme suçlarının sübutları kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların nitelikleri tayin edilmiş, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin niteliği takdir kılınmış, savunmaları değerlendirilip inandırıcı gerekçeler ile reddedilmiş, sanık … hakkında maktule yönelik kasten öldürme, sanıklar … … ve … hakkında maktule yönelik azmettiren sıfatıyla kasten öldürme, sanıklar … ../..

ve … hakkında maktule yönelik yardım eden sıfatıyla kasten öldürme suçlarından elde edilen delillerin mahkumiyetlerine yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınıp CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca beraatlerine, sanıklar … ve … hakkında yardım ve bildirim yükümlülüğünün ihlali suçlarından yüklenen suçların sanıklar tarafından işlenmediğinin sabit olduğu gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınıp CMK’nin 223/2-b maddesi uyarınca beraatlerine hükmedilmiş, incelenen dosyaya göre bozma üzerine verilen hükümlerde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık … müdafiinin sübuta, sanık … müdafiinin sübuta, mahkumiyete yeterli delil bulunmadığına, sanık … müdafiinin vekalet ücretine, katılanlar vekilinin beraat eden sanıklar hakkında atılı suçlardan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiğine, Cumhuriyet savcısının haksız tahrikin varlığına, sanık … hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz sebeplerinin reddiyle”