Akbaş Hukuk Bürosu

İFTİRA SUÇU (TCK 267 268 VE 269)

İftira suçu, hakkında savcılık soruşturması açılması veya idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesidir (TCK m.267). Yani, deyim yerindeyse fail masum olduğunu bildiği bir kişiye suç atmaktadır. Mağdurun “hukuka aykırı bir fiil işlemediğini bildiği halde” iftira atma, iftira suçu şartları açısından en önemli unsurdur. İftira suçu ile mağdura somut ve belirli bir fiil isnat edilmektedir. Belirsiz bir fiil isnat edilmesi halinde iftira suçu oluşmaz.

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanarak hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemeye çalışan kişiler de iftira suçu hükümlerine göre cezalandırılır (TCK 268). Suçun bu şeklinde fail, başkasının kimlik veya kimlik bilgilerini kullanarak işlediği suçun ortaya çıkmasını veya hakkında yargılama yapılmasını önelemeye çalışmaktadır. Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçu, uygulamada daha çok bir soruşturma veya kovuşturmadan kaçmak amacıyla polise veya jandarmaya sahte kimlik (nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport vb.) ibraz etme yoluyla işlenmektedir.

İftira
Madde 267-
(1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.

(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (…)[93] hükmolunur.

(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

(7) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 17/11/2011 tarihli ve E.: 2010/115, K.: 2011/154 sayılı Kararı ile.)

(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.

(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.

İftira suçu, ani hareketli ve şekli bir suçtur. İftira suçu, tehlike suçu niteliğinde olduğundan iftira suçu şartları arasında “suç neticesinde bir zarar meydana gelmesi” şartı mevcut değildir. İşlenen suç neticesinde bir zarar meydana gelip gelmemesi önemli değildir, mağdur tarafından işlenmediği bilenen hukuka aykırı bir fiilin mağdura isnat edilmesi yeterlidir. İftira suçu koşulları şunlardır:

İftira Suçu ve Hukuka Aykırı Bir Fiil İsnat Edilmesi

İftira suçunun oluşması için en önemli şart, mağdura hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesidir. Fail, mağdura isnat ettiği hukuka aykırı fiili mağdurun işlemediğini de bilmelidir. Mağdura isnat edilen hukuka aykırı fiilin başkası tarafından işlenip işlenmediğinin de bir önemi yoktur. Önemli olan husus hukuka aykırı fiili mağdurun işlememiş olmasıdır. İsnadın objektif olarak gerçek dışı olması, yani isnat edilen fiil ile gerçeğin uyuşmaması gerekir. Örneğin; Gerçekte işlemediğini bildiği halde, “Ahmet, İstanbul ili Bakırköy İlçesinde bulunan X mağazasında hırsızlık yaptı” şeklinde bir ihbar dilekçesiyle savcılığa başvurulması halinde iftira suçu tamamlanmış olur.

Mağdura isnat edilen fiil nedeniyle idarenin veya savcılığın harekete geçmesi şart değildir. İsnat edilen fiilin kamu makamlarını harekete geçirmeye elverişli olması yeterlidir. Örneğin, gerçeğin öyle olmadığını bildiği halde, bir arsaya gece dökülen molozların komşusu “X “şahsı tarafından döküldüğünü iddia eden “Y” şahsı, X şahsını İstanbul Bahçelievler Belediyesi’ne şikayet etmiştir. Bahçelievler Belediyesi , harekete geçip X şahsı hakkında idari para cezası yaptırımı uygulamadan molozların başkası tarafından döküldüğü ortaya çıkmıştır. Söz konusu somut olayda Bahçelievler Belediyesi’nin X şahsı hakkında harekete geçip geçmemesinin bir önemi yoktur. İsnat edilen fiil, X şahsı hakkında idari yaptırım uygulanmasına elverişli bir fiil olduğu için Y şahsı iftira suçu işlemiştir.

İftira Suçu ve Suçun Tamamlanma Anı

İftira suçu, şekli bir suçtur. Belirli hareketlerin yapılması suçun işlenmesi için yeterlidir. İftira suçunun tamamlanma anı hukuka aykırı isnat edilen fiilin kamu makamlarına bildirimi ve bu makamların öğrenmesiyle tamamlanır. Soruşturmaya veya idari yaptırım kararı uygulamaya yetkili kamu makamlarının hukuka aykırı isnadı öğrenmesi yeterlidir. İftira suçunun oluşumu için ayrıca soruşturma veya kovuşturma yapılması, idari yaptırım kararı uygulanması şart değildir.

İftira Suçu Özel Kast ile İşlenebilen Bir Suçtur

İftira suçunun oluşumu için iftira atanın özel bir kast ile hareket etmesi gerekir. Fail, mağdurun bir soruşturma veya kovuşturmaya maruz kalmasını veya mağdur hakkında idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için hukuka aykırı bir fiil isnat etmelidir.

Somut bir vakıada fiile dair hukuka uygunluk nedeni varsa, hukuka aykırı bir fiil işlendiğini zannederek şikayet eden kişinin hatası suç kastını ortadan kaldırır. Örneğin, gece kaldırım taşlarını söken bir şahıs hakkında mala zarar verme suçu işlediği iddiasıyla şikayetçi olunmuştur. Fakat, kaldırım taşlarını söken kişi belediyeye bağlı bir taşeron firmanın işçisi çıkmış ve işi gereği bu işi yaptığı anlaşılmıştır. Bu durumda şikayetçi olan kişinin iftira suçu işlediği kabul edilemez. Kişinin olayı değerlendirme konusunda yaptığı hata, suç işleme kastının olmadığını gösteriyor.

İftira Suçu İşleme Biçimleri

Şikayet Yoluyla İftira Suçu: Şikayet yoluyla iftira suçunun işlenebilmesi için şikayet başvurusunun, şikayeti soruşturmaya veya idari yaptırım uygulamaya yetkili makamlara yapılması gerekir. Savcılık veya soruşturma yetkilerine sahip polis, jandarma gibi kolluk güçleri, şikayet başvurusunu soruşturmaya yetkili makamlardır.

İhbar Yoluyla İftira Suçu: Suç veya kabahat işlenmesi halinde herhangi bir vatandaş, işlenen suçu veya kabahati soruşturmaya yetkili adli makamlar ile idari yaptırım uygulama yetkisine sahip idareye ihbar edebilir. Vatandaşın ihbar yükümlülüğü yoktur. Ancak, Anayasa md. 74 düzenlemesi gereği, her vatandaşın dilekçe verme hakkı mevcuttur. İhbar da dilekçe hakkının uzantısı olan bir haktır.

İhbar veya şikayet başvurusunda yetkili kamu makamlarına verilen dilekçe imzalanmasa dahi, diğer koşullar varsa iftira suçu işlenmiş olur. İhbar ve şikayet yoluyla yapılan başvurularda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, ihbar veya şikayetin Anayasal dilekçe hakkının kullanımı niteliğinde olup olmadığıdır. Şikayet veya ihbar eden şahıs, gerçekten suç işlendiğini düşünerek hareket etmişse iftira suçu oluşmaz.

Basın Yayın Yoluyla İftira Suçu: Basın ve yayın yolu deyimi; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınları ifade etmek üzere kullanılır (TCK m. 6/1-g). Radyo, tv, gazete, internet gibi tüm iletişim araçları vasıtasıyla yapılan yayınlar basın-yayın faaliyeti olarak kabul edilir. Basın – yayın araçları yoluyla, herhangi bir kimse hakkında hukuka aykırı bir isnatta bulunulması ve yetkili kamu makamın bu hukuka aykırı isnadı öğrenmesiyle iftira suçu işlenmiş olur.
Basın yayın yoluyla işlenen iftira suçu nedeniyle yargılanan kişi hakkındaki mahkumiyet kararı iftiranın atıldığı basın yayın aracına eşdeğerde bir araçla yayınlanır. İlan masrafı da iftira suçundan mahkum olan kişiden alınır.

Başkasına Ait Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suretiyle İftira Suçu (TCK 268)

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
Madde 268-
(1) İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.

Başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması en sık işlenen suçlardan biridir. Başkasına ait kimlik bilgileri birçok farklı nedenle kullanılabilir. İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır. Başkasının kimlik bilgilerini suç işlemek için kullanan kişi koşulları varsa Resmi Evrakta Sahtecilik Suçu hükümlerine göre cezalandırılır. Bu madde hükümleri, başkasının kimlik bilgilerinin kullanılması suretiyle, sadece kendisi hakkındaki somut bir soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemeye çalışan kişi hakkında uygulanır. Başkasının kimlik bilgilerini kullanan kişi adeta üçüncü bir kişiye iftira atıyormuş gibi iftira suçu hükümleri çerçevesinde cezalandırılır.

Suçun Maddi Delillerinin Üretilmesi – Nitelikli İftira Suçu

Nitelikli iftira suçu, iftiranın maddi delil ve eserlerinin de fail tarafından üretilmesiyle suçun işlenmesidir. Suçun nitelikli halinde fail, hem iftira atmakta hem de iftira konusu fiilin işlendiğine dair delilleri üretmektedir.

Örneğin; aynı işyerinde çalıştığı arkadaşının arabasına habersiz bir şekilde şirkete ait bir eşyayı koyduktan sonra arkadaşı hakkında hırsızlık suçu işlediği iddiasıyla şikayetçi olan şahıs nitelikli iftira suçu işlemiş sayılır.

İftira Suçu ve Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi (TCK 269)

Etkin pişmanlık
Madde 269-
(1) İftira edenin, mağdur hakkında adlî veya idari soruşturma başlamadan önce, iftirasından dönmesi halinde, hakkında iftira suçundan dolayı verilecek cezanın beşte dördü indirilir.

(2) Mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce iftiradan dönme halinde, iftira suçundan dolayı verilecek cezanın dörtte üçü indirilir.

(3) Etkin pişmanlığın;

a) Mağdur hakkında hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi,

b) Mağdurun mahkûmiyetinden sonra gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın yarısı,

c) Hükmolunan cezanın infazına başlanması halinde, verilecek cezanın üçte biri,

İndirilebilir.

(4) İftiranın konusunu oluşturan münhasıran idari yaptırım uygulanmasını gerektiren fiil dolayısıyla;

a) İdari yaptırıma karar verilmeden önce etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın yarısı,

b) İdari yaptırım uygulandıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın üçte biri,

indirilebilir.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/31 md.) Basın ve yayın yoluyla yapılan iftiradan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için, bunun aynı yöntemle yayınlanması gerekir.

Etkin pişmanlık, failin işlediği fiil nedeniyle pişman olması ve suçun sebep olduğu zararı gidermesi halinde fail hakkında ceza indirimi yapılmasını sağlayan bir maddi ceza hukuku kurumudur. İftira suçunda etkin pişmanlık kurumu çok ayrıntılı düzenlendiğinden etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen kişilerin bir Ceza Avukatı ile birlikte hukuki değerlendirme yapması gerekir.

İftira suçu failinin, iftira atılan kişi hakkında adli veya idari soruşturma başlamadan önce iftirasından dönmesi halinde hakkında hükmedilecek cezadan 4/5 oranında ceza indirimi uygulanır.

İftira suçu failinin, mağdur hakkında soruşturma başladıktan sonra, fakat dava açılmadan önce iftirasından dönmesi halinde hakkında verilecek cezada, 3/4 oranında etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi uygulanır.

İftira suçu nedeniyle dava açıldıktan sonra, fakat hüküm verilmeden önce iftiradan dönülmesi halinde verilecek cezada 2/3 oranında ceza indirimi yapılır.

İftira suçu nedeniyle hüküm verildikten sonra, fakat hüküm infaza verilmeden önce iftiradan dönülmesi halinde verilecek cezada 1/2 nispetinde ceza indirimi yapılır.

İftira suçu sebebiyle verilen mahkumiyet hükmünün infazına başlandıktan sonra, iftiradan dönülmesi halinde verilecek cezada 1/3 nispetinde ceza indirimi yapılır.

İftira suçunun oluşmasına neden olan fiil mağdur hakkında sadece idari yaptırım kararı uygulanmasını gerektiriyorsa, iftira suçu nedeniyle mağdur hakkında idari yaptırım kararı uygulanmadan önce iftiradan dönülürse faile verilecek cezada 1/2 oranında, idari yaptırım kararı uygulandıktan sonra iftiradan dönülürse 1/3 oranında ceza indirimi yapılır.

İftira Suçu Nedeniyle Maddi Manevi Tazminat Davası

Suçun mağduru, iftira suçu işleyen kişiye karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Maddi tazminat davası, hukuka aykırı bir eylem veya işlem nedeniyle malvarlığında meydana gelen eksilmenin, yani maddi zararların giderilmesi; manevi tazminat davası ise hukuka aykırı işlem veya eylemler nedeniyle bireyin yaşadığı üzüntü, elem ve yıpranmanın yol açtığı manevi zararların giderilmesini amaçlayan bir dava türüdür. Örneğin, iftira suçu nedeniyle tutuklanan mağdur çalışmak suretiyle elde ettiği gelirden mahrum kalabilir. Mağdur tutuklandığı için elem ve üzüntü de duyabilir. Tüm bu hallerde suçu işleyen faile karşı iftira suçu nedeniyle tazminat davası açılması mümkündür.

İftira suçu nedeniyle hükmedilecek tazminatın miktarı, olayın özellikleri, tarafların mali durumu, meydana gelen zararın büyüklüğü vs. gibi kriterler dikkate alınarak hesaplanır.

İftira suçu nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olarak belirlenmiştir.

İftira Suçu ve Başkasının Kimlik Bilgilerini Kullanma Suçu Yargıtay Kararları

Başkasının Kimliğini Kullanarak Sahtecilik ve İftira Suçu – Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Karar: 2014/30708Y

“İftira suçu ise; işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılması ya da idari bir yaptırım uygulanması için bir kimseye hukuka aykırı isnatta bulunulmasıdır. TCK.nın 267. maddesinin 4. fıkrası uyarınca bu fiil nedeniyle iftira edilenin gözaltına alınması halinde iftira eden, mağdurun hürriyetinden yoksun kılınması suçundan da dolaylı fail olarak sorumludur.

Somut olayda; mağdurun kimliğini kullanarak sahte kredi kartı almak için bankaya başvuran ve kendisine kart verilmeyen, adına belge düzenlenen kişinin; bir suç işlendiğinden bahisle yetkili makamlara başvurusu bulunmadığından ve mağdurun özgürlüğünü bizzat kısıtlamadığı gibi görevlileri azmettirdiği hususunda delil olmadığından kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları bulunmamaktadır.

Sanığın, kredi kartı almak için şikayetçi adına bankaya müracaat etmesi ve bir takım belgeleri şikayetçi adına imzalaması iftira suçunu oluşturmayıp eylemi, sahtecilik veya kredi kartını alması halinde TCK.nın 245/2. maddesindeki banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçu oluşur. Dolayısıyla TCK.nın 267/4. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır”

Başkasına Ait Kimlik Bilgilerinin Kullanılması ve Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan – Yargıtay 11. Ceza Dairesi – Karar:2016/475

“Sanığın, işlediği suç sebebiyle yakalandığında kendisi hakkında soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla kimliğini A. T. olarak bildirerek, bu kimlik bilgileriyle yakalama muhafaza altına alma tutanağı düzenlendiği anlaşılmakla; eylemin, bildirdiği kimlik bilgilerinin gerçekte var olan bir kişiye ait olması durumunda 5237 Sayılı TCY.nın 268/1. maddesi yollamasıyla, 267/1. maddesindeki “iftira” suçunu, gerçekte var olmayan kişiye ait olduğunun saptanması halinde ise, aynı Kanun’un 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturacağı nazara alınıp, olayda da A. T.’ın gerçek kişi olduğu dosya kapsamından anlaşılmakla sanık hakkında iftira suçundan hüküm kurulduğu gözetilmeden unsurları itibariyle oluşmayan yalan beyan suçundan da ayrıca mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır “

Bir Kimseden Şüphelenilerek İhbarda Bulunulması İftira Suçu Oluşturmaz – Ceza Genel Kurulu 2018/196 E. , 2022/280 K.

“Sanığa atılı iftira suçunun oluşabilmesi için, iftira suçu failinin, hukuka aykırı fiil isnat ettiği kişinin bu fiili işlemediğini bilmesi gerekmektedir. Ancak bu suçun oluşabilmesi için, doğrudan kast tek başına yeterli olmayıp ayrıca failin hukuka aykırı fiil isnat ettiği kimse hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir müeyyideye maruz kalmasını sağlamak saiki ile hareket etmesi gerekmektedir. Dolayısıyla; failin, belirli olay veya olgulardan yola çıkarak, isnat ettiği fiilin mağdur tarafından işlendiği inancı ve şüphesi ile ihbarda bulunması hâlinde iftira suçunun unsurları oluşmayacaktır. Yine, içeriği kanıtlanamasa dahi, gerçekleştirilen ihbar veya şikâyetin bir anayasal hakkın kullanılması olarak değerlendirilebildiği hâllerde, bir hukuka uygunluk nedeninin varlığı söz konusu olacaktır. Anayasamızın 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, 40. maddesinde, Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkesin, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkının bulunduğu ve yine somut olaydaki çelişkili durumların sanık lehine de yorumlanması gerekeceğinden, sanığa atılı iftira suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verilmelidir “

Basın ve Yayın Yoluyla İftira Suçu – Yargıtay 8CD Esas : 2021/16717 Karar : 2023/5037

“İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince, katılanın istinaf talebinin kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde, “Her ne kadar ilk derece mahkemesince vaki haberin basın özgürlüğü sınırları içinde kaldığından bahisle sanığın beraatine karar verilmiş ise de; “Bingöl’de Masum, Van’da Terörist” ve “Paralel Savcının Kurtardığı PKK`lı Polisi Şehit Etti” başlıklı haberde katılanın isminin baş harflerini yazıp yüzünün bir kısmını vermek sureti ile katılan haberin katılana yönelik olduğunun açıkça anlaşıldığı ve katılanın Fetö/Pdy terör örgütü ile ilişkilendirir nitelikte olduğu ve katılanın hakkında bu nedenle HSK tarafından soruşturma yapıldığı dikkate alındığında vaki haberin ifade ve basın özgürlüğü sınırları içinde kalmadığı TCK maddesi kapsamında katılan hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını sağlamak için basın ya da yayın yolu ile iftira suçunu oluşturduğu, aynı anda tek bir fiil ile söylendiği anlaşılan sözlerin TCK 44 maddesi kapsamında iftira suçunu oluşturduğu” belirtilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında iftira suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir.

Basın yoluyla işlenen suçlarda hukuka uygunluk nedenleri arasında yer alan ve kaynağını Anayasanın 28 ve devamı maddeleri olan “hakkın kullanılması” kapsamındaki haber verme ve eleştiri hakkının söz konusu olabilmesi için yapılan basın açıklamasının gerçek ve güncel olması, verilişinde kamu ilgi ve yararının bulunması ve olay ile olayın anlatılışı arasında fikri bağ bulunması gerekmektedir. Eleştiri, basının haber verme hakkı kapsamında kalmakla birlikte bu hakkın kullanılması sırasında seçilen ifadelerin haber verme amacını aşması, haber içeriği ile bağlantısı olmayan onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte isnatlarda bulunulması, değerlendirmeler içermesi durumunda, bu haber ve yazılarda haber verme hakkından söz edilemeyeceği dikkate alınarak, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır ” Şeklindedir.