Gizliliğin ihlali suçu; soruşturma veya kovuşturma aşamasında yapılan ve mahiyeti gereği gizli kalması gereken bazı işlemlerin gizliliğinin ihlal edilmesiyle oluşur. Gizliliğin ihlali suçu, TCK m.285’de “Adliyeye Karşı Suçlar” arasında düzenlenmiş olup suç temel olarak üç farklı şekilde işlenebilir:
Gizliliğin ihlali
Madde 285(1) Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun oluşabilmesi için;
a) Soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğinin açıklanması suretiyle, suçlu sayılmama karinesinden yararlanma hakkının veya haberleşmenin gizliliğinin ya da özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi,
b) Soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğine ilişkin olarak yapılan açıklamanın maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemeye elverişli olması,
gerekir.
(2) Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlal eden kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Ancak, bu suçun oluşması için, tanığın korunmasına ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde, ceza yarısına kadar artırılır.
(5) Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde görüntülerinin yayınlanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(6) Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin haber verme sınırları aşılmaksızın haber konusu yapılması suç oluşturmaz.
- Soruşturmanın gizliliğini ihlal (TCK m.285/1-2),
- Kapalı yapılan duruşmanın gizliliğini ihlal (TCK m.285/3),
- Soruşturma ve kovuşturmada görüntü yayınlamak suretiyle masumiyet karinesini ihlal (TCK m.285/5).
Soruşturmanın gizliliği ilkesi, sağlıklı ve hızlı bir soruşturma yapılarak şüphelinin leh ve aleyhine olan delillerin toplanmasını, böylelikle adil bir yargılamanın temin edilmesi, masumiyet karinesinin ve özel hayatın korunmasını amaçlayan bir ceza muhakamesi ilkesidir. Gizliliğin ihlali suçu, sadece adli soruşturmalar için geçerlidir, idari soruşturmaların gizliliğinin ihlali bu madde kapsamındaki suçu oluşturmaz.
Soruşturma, Kovuşturma ve Duruşmanın Gizliliğinin İhlali Suçunun Unsurları
Soruşturma evresi, kural olarak kamuya karşı gizli bir şekilde yürütülür. Savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir (CMK m.157). Soruşturmanın gizliliği ilkesi, soruşturmanın tarafları ve avukatları dışındaki tüm kişi veya kurumlara karşı geçerlidir. Belli suçlarda tarafların ve avukatlarının da dosyadan bilgi ve belge örneği alması kısıtlanabilir (CMK m.153/2). Kısıtlama kararı ile soruşturma, şüpheli, müşteki ve avukatları dahil olmak üzere herkese karşı gizli hale gelmiş olur.
Soruşturmanın gizliliğini ihlal suçu (TCK 285/1-2): Soruşturma aşamasında yapılan işlem içeriklerinin açıklanması suretiyle meydana gelen bir suç tipidir. Soruşturma işlemleri; ifade alma, sorgu, yakalama, arama, olay yeri inceleme, elkoyma vb. gibi savcılık veya emrindeki kolluk görevlilerinin dahil olarak yaptığı işlemlerdir. Soruşturma işlemi niteliğinde olmayan bilgi ve belgeler gizlilik kapsamında değildir. Örneğin, şikayet dilekçesi bir soruşturma işlemi olmadığından şikayet dilekçesinin yayınlanması veya açıklanması soruşturmanın gizliliğini ihlal suçu oluşturmaz.
Soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunun oluşabilmesi için soruşturma işlemlerinin içeriklerinin açıklanması yeterli değildir. Soruşturma işlemlerinin açıklanması suretiyle aşağıdaki sonuçlar meydana gelirse suç vücut bulur:
- Özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi (TCK 285/1-a),
- Haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi (TCK 285/1-a),
- Masumiyet karinesinin ihlal edilmesi (TCK 285/1-a),
- Maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engelleme (TCK 285/1-b).
Özellikle belirtelim ki; soruşturmanın gizliliğini ihlal suçu ancak işlem içeriklerinin “aleni” bir şekilde açıklanması ile vücut bulur. Aleniyet, işlem içeriklerinin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması halinde meydana gelir. Örneğin, gizli yapılan bir soruşturma işlemi içeriğini arkadaşına gösteren kişi soruşturmanın gizliliğini ihlal suçu işlemiş olmaz. Çünkü, aleniyet gerçekleşmemiştir.
Kararların Gizliliğinin İhalli (TCK 285/2): Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlali ikinci fıkrada ayrıca cezalandırılmıştır. Bu kararlar, soruşturmadaki diğer işlemlerden ayrı bir şekilde özellikle gizlilik kapsamına alınmıştır. Örneğin, fiziki takip kararı veya telefon dinleme kararı niteliği gereği sonuç elde edilebilmesi için ilgilisine karşı gizli tutulması gereken kararlardandır. Özellikle vurgulayalim ki; gizli kalması gereken kararların ve bunların uygulanmasına ilişkin işlemlerin gizliliğinin açıklanması açısından aleniyet koşulu aranmayacaktır. Bu halde bir kişinin gizli kararı duyması dahi gizliliğin ihlali suçunu oluşturacaktır.
Gizli Soruşturmada Avukatın Hak ve Yükümlülükleri: Soruşturma kural olarak gizli olsa bile, CMK m.153/3 gereği alınan bir kısıtlama kararı yoksa, avukatlar dosyayı inceleyebilir ve vekaletname ibraz ederek işlem evraklarının suretini alabilir. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, avukat, dosyadan elde ettiği bilgileri kanunun verdiği olanaklar çerçevesinde sadece müvekkilini savunması için kullanacak, bunları yayınlamak, örneğin medyaya vermek gibi fiillere girişemeyecektir. Avukatın soruşturmanın gizliliğini ihlal etmesi, polis, jandarma, adliye memuru vb. diğer kamu görevlilerinin ihlal etmesi halinde olduğu gibi suçun cezasını ağırlaştıran bir neden olarak düzenlenmiştir.
Gizli Soruşturma ve Habercilik: Soruşturmanın gizliliği ilkesi ile basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkı dengelenmelidir. Medya, görünür gerçeğe uygun bir şekilde haber yapmakta özgürdür. Örneğin, polisin olay yerinde inceleme yaptığı bazı delillere ulaştığı haberleştirilebilir, ancak olay yeri incelemesinin ayrıntılarını haberleştirerek masumiyet karinesinin ihlal edilmesi veya delillerin karartılmasına yardımcı olunması halinde gizliliğin ihlali suçu oluşur. Özellikle belirtelim ki, soruşturma konusu bir olayın haberinin yapılmasında kamu yararı ve toplumsal ilgilinin bulunması, haberi yapılan konunun güncel olması, ölçülülük ilkesine uygun olarak haberde yer alan sözlerin, soruşturmanın tarafı olan bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olmaması gerekir.
Kapalı duruşma işlemlerinin gizliliğini ihlal suçu (TCK 285/3): Kanun gereği olarak kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğinin alenen ihlal edilmesiyle oluşur. Kural olarak kovuşturma aşamasında yapılan duruşmalar herkese açıktır. Ancak, yargılamanın özelliği gerektirdiğinde kamu güvenliği ve genel ahlak (CMK 182) veya yaş küçüklüğü (CMK 185) nedeniyle duruşmanın kapalı yapılmasına karar verilebilir. Bu durumda da cezaya hükmedilebilmesi için, birinci fıkrada olduğu gibi, gizlilik ihlâlinin alenen gerçekleşmesi gerekir. Soruşturma evresi gibi kovuşturma evresinde, tanığın korunmasına ilişkin olarak kimlik bilgilerinin gizli tutulması gerektiği hususundaki mahkeme tarafından karar alındığında, alınan bu karara ilişkin gizliliğin ihlâlinin suç oluşturabilmesi için, aleniyet koşulu aranmayacaktır. Örneğin, bir kovuşturmada gizli tanık olarak dinlenen bir tanığın kimliğini arkadaşına söyleyen kimse gizliliğin ihlali suçunu işlemiş olur.
Görüntülerin Yayınlanması Suretiyle Masumiyet Karinesinin İhlali (TCK 285/5): Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde görüntülerinin yayınlanması ile bu fıkradaki suç işlenmiş olur. Bu fıkrayla korunmak istenen husus soruşturma veya kovuşturmada gizlilik değil; soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanmasının engellenmesidir.
Soruşturma ve Kovuşturma İşlemlerinin Gizliliğini İhlal Suçunun Cezası
Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin gizliliğinin ihlali suçunun cezası şu şekildedir:
- Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır (TCK m.285/1).
- Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır (TCK m.285/2).
- Kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlal eden kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Ancak, bu suçun oluşması için, tanığın korunmasına ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz (TCK m.285/3).
- Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde, ceza yarısına kadar artırılır (TCK m.285/4).
- Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde görüntülerinin yayınlanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK m.285/5).
Soruşturma ve Kovuşturmanın Gizliliğinin İhlali Suçu Yargıtay Kararları
Basın Özgürlüğü, Habercilik ve Gizliliğin İhlali Suçu – Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar : 2014/7894
“Sanığın sorumlu müdürü ve yayın sahibi temsilcisi olduğu süreli yayınlanan Aksiyon dergisinin 21-27/06/2010 tarihli 811. sayısının 28-35. sayfalarında yer alan “… başlıklı yazı bir bütün olarak incelendiğinde, DYP-SHP koalisyon hükümetinin Adalet Bakanı olan katılanın, yargıdaki atamalara ilişkin olarak bir kısım yargı üyeleri ve HSYK üyeleri ile yaptığı ve CMK’nın 250. maddesi ile görevli İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/857 soruşturma nosuna kayıtlı ve CMK’nın 157. maddesine göre gizli yürütülen soruşturma dosyasında teknik takibe takılan telefon görüşmelerinin, daha önce değişik zamanlarda ulusal basında yayımlanan yazılardan derlenerek yayımlandığı, haberde, soruşturma dosyasındaki hukuki işlem veya kararlarla ilgili bir açıklama olmayıp, daha önce yayımlanan teknik takibe ilişkin telefon görüşme kayıtlarının haber verme hakkı sınırları içerisinde yayın konusu yapıldığı, haber içeriğinin görünür gerçeğe uygun olduğu, görüşmenin taraflarının yürüttükleri kamu hizmetinin niteliği, meslekleri ve toplum içindeki konumları dikkate alındığında, haberin yapılmasında kamu yararı ve toplumsal ilgilinin bulunduğu, haberi yapılan konunun güncel olduğu, haberin verilmesinde tahkir edici bir dil kullanılmayıp, ölçülülük ilkesinin ihlal edilmediği, haberde yer alan sözlerin, katılanın küçük düşmesine yol açan değer yargısı içerecek, onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olmayıp, kullanılan üslupla konunun okuyucuya aktarılması sırasında, hukuka uygun çerçevenin dışına çıkılmadığı, haberin AİHS, Anayasa ve Basın Kanunu ile koruma altına alınan basın özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşıldığından, Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçların kanuni unsurlarının gerçekleşmediği, konuşma içeriklerinin dava konusu yayından önce internette ve birçok basın yayın organında yayınlanarak aleniyet kazanmış olduğu, dava konusu yayının haftalık haber dergisinde bulunduğu ve haftalık basın yayın organlarına yansıyan haber ve gelişmelerin değerlendirilmesine yönelik bir yazı olduğu dosyaya ibraz edilen belgelerden anlaşılmış olup, kamuoyu tarafından önemle takip edilen adli yargılama konusu olan davalara dışarıdan müdahale niteliği taşıyabilecek fiil ve eylemlerle ilgili hususların kamuoyunu yakından ilgilendirdiği, adil yargılama açısından bu tip müdahale olaylarının basın tarafından topluma duyurulmasının bir görev olduğu, toplumun bu tip olaylarla ilgili haber alma hakkı bulunduğu, demokratik haklarını kullanmak açısından bu haberlerin topluma yön verdiği düşünüldüğünde özel haberleşmenin gizliliği ile kamu yararı arasında denge kurma bağlamında yayınlanan içeriğin tamamen yargıyı etkilemeye yönelik olan kısımlara ilişkin bulunması ve özel hayatın gizli kalması gereken noktalarına ilişkin olmaması dikkate alındığında kamu yararı tarafının ağır bastığı, ayrıca sanıklar tarafından müştekiye ait görüşmelerin kayda alınmadığı, tespit edilmediği, dolayısıyla haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun unsurlarının da oluşmadığı, yine soruşturma içeriğini tehlikeye düşürecek etkin soruşturma yapılmasını ve başarıyla neticelenmesini etkileyecek herhangi bir gizli hususun açıklanmadığı, adli yargılamayı etkilemeye yönelik ciddi teşebbüslerin haber konusu yapıldığı, yazının tamamen bu içeriğe yer verdiği, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekillerinin sübuta ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle beraata ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA karar verilmiştir”
Soruşturmanın Gizliliğini İhlal Suçunda Gazetecilik Mesleğinin Sınırları – Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2016/4656
“Ceza Muhakemesi Kanununun 157/1 maddesinde; kanuni istisnalar saklı kalmak ve savunma hakkına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usuli işlemlerin gizli olduğu düzenlenerek aksini davranışlar Türk Ceza Kanununun 285/1 maddesi gereğince yaptırıma bağlanmıştır. Gizliliğin ihlali suçu ile korunan hukuki yarar, maddi gerçeğin bulunmasına yönelik soruşturma faaliyetlerinin selameti ve kişiler hakkındaki “masumiyet” karinesidir. Basın özgürlüğü ise haber verme, eleştirme ve eser yaratma hakları ile toplumun aydınlatılması gerekliliği ve haber alma hakkını içermektedir. Bu durumda soruşturmanın selameti ve kişilerin lekelenme hakkı ile basın hürriyetine ilişkin menfaatler çatışmaktadır. Sözkonusu menfaatler arasında adil bir denge oluşturulmalı, hangi menfaatin üstün tutulacağına karar verilerek, bu doğrultuda hareket edilmelidir.
Somut olayda haberin konusunun güncel olması, siyasetçiler ve kamuoyunda tanınan şahıslara ilişkin bulunması nedeniyle, toplumsal ilginin bulunduğu kabul edilebilecektir. Bu çerçevede konunun ana hatları ile haber ya da makale konusu yapılması hukuka aykırı görülmez ise de; olaya ilişkin yorumun içeriğinde, kişilere, zaman ve mekan gibi kavramlara ayrıntılı biçimde yer verilerek gizliliğin ihlal edildiği gibi henüz haklarında soruşturma dahi açılmayan katılanlar hakkında kamuoyu nezdinde, yolsuzluk yapan kişi izlenimini oluşturacak biçimde suçlayıcı bir üslup kullanılarak, lekelenmeme hakkının da ihlal edildiği görülmektedir. Bu şekilde basın özgürlüğünde sınır aşılarak hakkın kötüye kullanıldığı, her iki özgürlük arasındaki dengenin katılanlar aleyhine bozulduğu gözetildiğinde, atılı suçun unsurlarının oluştuğu halde yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmekle; katılanlar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA karar verilmiştir”
Normal Yaşam Görüntüsü Yayınlama Gizliliğin İhlali Suçu Oluşturmaz – Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2016/2263
“Sanık hakkında soruşturmanın gizliliğinin ihlali suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Soruşturmanın gizliliğinin ihlali suçunun oluşabilmesi için, soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde görüntülerinin yayınlanması gerektiği,
Somut olayda; yerel gazetesindeki köşesinde katılanlarla arasında geçen tartışmayı konu eden bir yazı yazan sanığın, katılan Mükerrem’in bir suç işlediği algısı oluşturmayan normal yaşamdan bir görüntüsünü gözüne siyah çizgi çekmek suretiyle yayımlamaktan ibaret eyleminde, soruşturmanın gizliliğinin ihlali suçunun unsurları oluşmadığı gözetilmeksizin müsnet suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır” Şeklindedir.